Dinin Amacı

İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:


The Purpose of Religion

İndirin (indirmek için sağa tıklayın)

Tanrı’nın Elçisine vahiy edildiği üzere
Marshall Vian Summers
20 Temmuz 2009
Antakya, Türkiye

Bu kayıt hakkında


Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.

Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.

Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.

Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.



Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.

Bu zamanda ve yerde, dinin amacı hakkında konuşmak önemlidir. Din, insan deneyiminin bir parçasıdır ve onu ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için yapılan her türlü girişimin başarısız olduğu kanıtlanmıştır.

Çünkü insan ruhunun gerçekliğini inkâr edemezsiniz. İnsanların içinde ifade edilmesi gereken daha büyük bir manevi ihtiyaç olduğu temel gerçeğini inkâr edemezsiniz.

Ancak dünyadaki her şey gibi, doğal ve gerekli olan şeyler de, özellikle bu doğal dürtüler hükümetlerle ve toplumdaki güçlü birimlerle bağlantılı hale geldiğinde, başka amaçlarla ittifak haline getirilebilir, yanlış hizalanabilir ve yanlış kullanılabilir.

Basitçe söylemek gerekirse, dinin amacı İlahi Varlığı kişinin yaşamında deneyimleme arzusunu ve kapasitesini geliştirmektir. İster büyük kurumlarda ister evinin mahremiyetinde olsun, tüm öğretiler ve ritüeller bu amaç içindir. Ve İlahi Varlığı deneyimleme arzusu ve kapasitesi, kişiyi tüm yaşamın Yaratıcısının her insanın kalbine yerleştirdiği İlim gücüne getirmektir.

Yine de ister ülkenizde ister yabancı topraklarda baktığınızda, insanların yaşamlarında büyük yoksulluk olduğunu ve bu yoksulluğun bu Varlığın ve büyük İlim gücünü yansıtmadığını göreceksiniz. Yaşlılardaki Hayal kırıklığı ve memnuniyetsizlik bakışı, pişmanlık duygusu, gençlerdeki umutsuzluk ve cesaretsizlik duygusu, bu gücün ve bu Varlığın deneyimlenmediğinin kanıtıdır.

Din şimdi insanlar için bir boyunduruk ve koşum takımı haline geldi ve belirli reçeteli düşünce çizgilerine inanmalarını ve belirli reçeteli davranış çizgileri boyunca hareket etmelerini gerektiriyor. Ancak bu, dinin gerçekte ne için olduğunun özünden uzaktır. İnsanların belirli bir inanç sistemine bağlı kalmasını teşvik etme ya da tehdit yoluyla istemek, dinin özünü ve amacını temsil etmez. Oysa bugün dünyada tezahür eden şey budur.

Din, başka bir hükümet biçimi haline geldi- iktidar ve tahakküm isteyen bir hükümet biçimi, rekabet ettiği rakiplerinin, diğer dini geleneklerin ve inançların rakip gündemlerinin üstesinden gelmeye çalışan bir hükümet biçimi. Ve bu inanç sistemlerinin en radikal unsurları arasında bir yarışma ve bir tür savaş var. Fakat din gerçekte böyle bir şey değildir.

Tüm yaşamın Yaratıcısı tüm dünya dinlerini başlattı, ancak hepsi insanlar ve hükümetler, kültürler ve gelenekler ve dünyadaki güç rekabetleri tarafından değiştirildi. Bu yüzden bugün dünyada gerçek manevi ihtiyaçları ve özlemleri olmasına rağmen, dinin tezahürleri tarafından caydırılan çok fazla insan var.

Kişinin iç yaşamının yetiştirdiklerini nerede bulabilirsiniz? Kişinin içindeki İlim gücünü ve varlığını tanıma, takip etme ve benimsemeye yapılan vurgu nerede? Bireyin tüm dini öğretileri ve anlaşmaları karşılayan bir Gizem olan İlahi Varlığın Gizemi’ ni deneyimleme kapasitesini ve arzusunu geliştirme ve teşvik etme konusundaki vurgu nerede?

Birey için bu tür şeyler nerede teşvik ediliyor? Kiliseyi, tapınağı veya camiyi ve orada sunulan şeyleri ziyaret ettiğinizde size sunulan dinin ideolojisini, dinin kurumlarını, dinin taleplerini desteklemenize yapılan vurgudan başka nedir? Bu vurgu, bağlamın ve dinin temel amacı ile ilişkisinin dışındadır.

Özünde, tüm din İlim Yolunu öğretmek, bireyi doğrudan Bilgi deneyimine, aklın ötesindeki daha derin Zihne, Tanrı’ nın her insana dünyada daha büyük bir yaşam ve ifade için rehberlik etmesini, korumasını ve yönlendirmesini sağladığı Zihni öğretmektir.

Fakat bu vurguyu duymuyorsunuz. Bunun yerine, dini bir geleneğin reçetelerini inanmaya, uymaya, takip etmeye teşvik ediliyorsunuz, bu reçeteler modern yaşamın bağlamında mantıksız ve akıl almaz olsa da. Ve bunun “Tanrı’nın Sözü”, Tanrı’nın insanlık için İradesi olduğu söylenir.

Elbette, Tanrı’ nın İradesinin esas ve nihai talebi ve insanlık için reçeteye sahip olan güçler arasında büyük bir rekabet var. Sanki dindar olmayanlar din işlerini kendi amaçları için devralmış durumdalar. Asıl amacını ve anlamını hiç anlamadan, onu başka bir şeye dönüştürdüler. Şimdi siyasi bir parti gibi ve elbette dinin de siyasi amaçları var.

Bu, Tanrı’ nın dine olan ilk dürtü ve niyetinden çok uzaktır- İlimi dünyada hayatta tutmak, İlim Yolunu öğretmek, insan sorumluluğunu ve etik davranışını teşvik etmek, sadece bir reçete olarak ya da Cennete kabul için bir gereklilik olarak ya da yüceltilmiş başka bir gelecek mevki için değil.

Bu, İlimin bu gücünü ve mevcudiyetini deneyimleyen, onun bilgeliğiyle ve lütfuyla yönlendirilen kişide doğacak olan, doğal bütünlüğün ve doğal etiğin inkâr edilmesidir. Bu bireyler, dünyanın hangi bölgesinde yaşarlarsa yaşasınlar, hangi kabile, grup veya kültürden gelirse gelsinler, hepsi aynı değerleri koruyacaktır, çünkü bunlar İlimin değerleridir.

Yani derin bir dindarlık içinde gibi görünen, ancak dinin gerçekte ne için olduğunu uygulamayan ve vurgulamayan bir dünyanız var. İnsanların insanlık tarihi boyunca boyun eğmeleri ve ezilmeleri göz önüne alındığında, kutsal niyet ne olursa olsun, yalnızca seçkinler için, keşişler için, üstatlar için korunmuştur.

Sonuç olarak, Tanrı’ nın gerçek elçileri, düzenin zincirlerini kırmak zorunda kaldılar, egemen dini inançlar ve tutumlar karşısında muhalefet içinde öğretmenlik yapmak zorunda kaldılar. İnsanlığın kutsal olanı bayağı olana dönüştürme eğilimini ortadan kaldıran isyancılar ve reformcular olmak zorunda kaldılar.

Gerçek Elçi’ nin amacı nedir? Bireyin ruhsal Ateşini uyandırmak ve onları içlerindeki daha derin vicdanla temas ettirmek- sosyal yapının veya sosyal beklentinin ürünü olan vicdanla değil, daha derin bir vicdanla doğuştan gelen ve insan hayatı için gerekli olan vicdanla.

Yani dindar, ama dini bilmeyen bir dünyanız var. Dini kurumların ve savunucularının birbirleriyle çatışıp rekabet ettikleri, inançlarının Kaynağının aynı olduğunu fark etmeyen bir dünyanız var. Fikirlere, inançlara ve öğütlere bağlı kalmayı talep eden ve bekleyen, ancak kendileri Varlığın gizemine ve gücüne asla gerçek şekilde dahil olmamış insanlara sahip olacaklar.

Din somutlaştı. Politik hale geldi. Durumunu ve gücünü ne pahasına olursa olsun korumaya çalışan ekonomik ve sosyal bir güç haline geldi. Şimdi dinin gerçek amacına gerçekten yanıt verenler kendilerini sürgünde buluyorlar, şimdi kendilerini Gizemin peşinde kafir ve hayalperest olarak buluyorlar- dini düzenlerde ve kurumlarda pek çok kişi için kaybolmuş olan bir Gizem.

Sanki din gerçekte dinin gerçek varlığının düşmanı haline gelmiş gibi. Artık devletin dini, geleneklerin dini, tarihin dini, sabit fikirlerin, sabit inançların ve otoritenin özel taleplerinin dini olmuş durumda. Şimdiye kadar bu, Yaradan’ın İlimi dünyada hayatta tutma arzusundan ve niyetinden kaynaklanmaktaydı.

Bazı durumlarda din, yalnızca Tanrı’nın İlime sahip olduğunu ve insanların aptal olduğunu ve hayvanlar gibi toparlanmaları gerektiğini, inanmak için programlanmaları ve şartlandırılmaları gerektiğini belirterek İlimin düşmanı haline gelmiştir- inanılmaz ve imkânsız şeylere inanmak, insanların sahip olduğu daha derin deneyime aykırı olan şeylere, gerçek gizemden ve dinin gerçekte ne olduğunun özü olan derin deneyimin dışında olan şeylere inanmak.

Çağlar boyunca, mistikler, aralarındaki bilgeler, bu Gücü ve Varlığı canlı tuttu, ancak dini kurumların sınırında dışlanmışlardı. Onlar, yetkililer tarafından onaylanmasa veya güvenilmez sayılsa da aslında insan toplumunda hüküm süren boş dini uygulamalara hayat, hakikat ve anlam veren isyancılar ve reformculardı.

Peki bunun sizin için anlamı nedir? Bu, yaşamınızda daha büyük bir gücün, daha büyük bir gizemin olduğu ve Tanrı ile bağlantınızın İlim yoluyla, Tanrı’ nın içinizde yerleştirdiği daha derin Zekâ yoluyla, alemin ve aklınız erişim alanının ötesinde bir Zekâ yoluyla olduğu anlamına gelir. Bu güç sizi çağırıyor ve ona verdiğiniz yanıt ruhunuzun en derin ihtiyacını temsil ediyor- hayatta kalma ve tatmin, eğitim ve fırsat, arkadaşlık ve ortaklık ihtiyacından daha derin bir ihtiyaç.

Bu ihtiyacı bulmak için dünyanın sağladığı şeyin yetersiz olduğunu fark etmelisiniz. O sosyal ve psikolojik ihtiyaçları karşılar. Pratik ihtiyaçları karşılar. Fakat ruhun gerçek ihtiyacını karşılamıyor. Bu, sıra dışı bir bağlılık gerektirir.

Tüm yaşamın Yaratıcısı, elbette, bu kötü durumu anlar- dinin cevap değil sorun haline geldiğini, dinin yol değil engel haline geldiğini, dinin gerçek amacının ve vurgusunun pek çok şekilde kaybolduğunu şimdi bir inanç geleneği içinde sadece çok bilge ve istisnai bir öğretmenin Gizem ve Güç ile konuşabileceğini ve bireyin içindeki daha derin vicdanı ifade edebileceğini anlar.

Ancak bu tür öğretmenler nadirdir. Onlar dini güç ve yetkileri iddia edenlerin arasında azınlığını temsil ediyorlar. En büyük sadakatiniz Tanrı’ya olan bağlılığınızı temsil eden İlim ise, kiliseye, camiye veya tapınağa nasıl bağlı olabilirsiniz? Ve eğer Tanrı insan düşüncesi, insan felsefesi ve insan teolojisi ile bağlı değilse, o zaman İlim’in takipçisi olarak siz de bunlara bağlı olmayacaksınız. Bu sizi özgür ve kontrol edilemez hale getirir. Bu sizi kavrayışlı ve daha dürüst hale getirir. Bu, dini otoritenin değerini ve dini kurumların etik ve davranışlarını sorgulamanıza neden olur- dini kurumların direnmeye ve baskı yapmaya eğilimli olduğu her şeyi sorgulamanıza.

Bu nedenle, gerekli olan şeye, dinin başlangıç dürtüsüne ve gücüne geri dönmeniz gerekir – devletin dinine değil, zorunlu olarak geleneksel kurumların dinine değil, onların içlerinde ve ötesinde var olabilecek daha saf bir şeye.

Değiştirilemez görünen inançlara dikkat edin. Dini liderlerin münhasır imtiyaz veya yetki beyanlarına dikkat edin. Özgürlük odaklı insanlar ve kontrol odaklı insanların var olduğunu kabul edin. Kontrol odaklılar özgürlükten korkuyorlar ve insan ruhunun temel iyiliğine inanmadıkları için Gizemden korkuyorlar. İnsanlığa olan inançlarını kaybettiler ve tüm inançlarını ideolojilerine ve Tanrı’dan geldiğine inandıkları reçetelere koydular.

Ancak Tanrı, insanların hayatlarını doğru, verimli ve faydalı bir şekilde yönlendirmelerine yardımcı olmak için kurallar değil, yalnızca büyük öğretmenler aracılığıyla öneriler verdi.

Bu nedenle, gerçek bağlantınızı bulmak için, İlim Yolunu öğrenmeye gelmelisiniz, çünkü her dinin kalbinde İlim Yolu vardır. Bu inanç yolu değildir. Bu itaat yolu değildir. Bu dini liderlerin ve kurumların reçetelerini, ilkelerini ve öğütlerini körü körüne takip etmenin yolu değildir. İçinizdeki İlimin gücünü ve mevcudiyetini bulmak ve zaman içinde ve bu gücü ve mevcudiyeti bir birey olarak sizin içinizdeki diğer dürtülerden ve zorlamalardan nasıl ayırt edeceğinizi fark etmek yoluyla öğrenmektir.

Tanrı’ nın dünyadaki Amacı, İlimi canlı tutmaktır, böylece dünyada insan özgürlüğü, insan adaleti ve insan merhameti hayatta kalabilir. Tanrı’ nın Amacı dini liderleri ya da kurumları yüceltmek ya da birbirini taçlandırmak değildir. Bunlar Tanrı yaratımları değil, insan yaratımlarıdır ve sonuç olarak yanıltıcıdırlar ve yolsuzluğa eğilimlidirler.

Tanrı, bu resmi netleştirmek ve gerçek deneyime sahip olmak isteyenler için açık bir yol sağlamak amacıyla dünyaya Yeni bir Mesaj sağlamıştır. Bu deneyimleri dini geleneklerinin içinde veya dışında yaşayabilirler.

Tanrı’ nın Yeni Vahyi politik ideoloji ve uzun süredir devam eden inançlarla çelişebilir, ancak saf olan, değiştirilmiş ve uyarlanmış olanla karşılaştırıldığında olan budur.

Tanrı, insan yaratımları, insan inançları ve öğütleri ile bağlı değildir. Tanrı sadece insan kalbini tutuşturmak ve her bireye dışa yöneltilmek yerine içsel yönelme için bir temel vermek için gerçek ve gerekli olanı sağlar.

Burada imamınız, hahamınız veya rahibiniz İlim tarafından yönlendirilirlerse size yardımcı olabilirler. Ama eğer yönlendirilmezlerse sizi engellerler. Farkı görmeyi öğrenmelisiniz.

Dinler, sürdürülmesi ve korunması gereken kurumlardır. Birbirleriyle rekabet halindedirler, bu yüzden bugün dünyada var olan hiçbiri gerçekten insan barışını ve insan birliğini destekleyemez. Hepsi özel ayrıcalıklar talep ediyorlar ve sadece içlerinde büyük bir ekümenik hareketi ve tüm dünya dinlerinin kabulünü destekleyen az sayıda birey, doğası gereği bölücü ve yıkıcı olan bu rekabete karşı koyabilir.

Bu sözlerle, insan kalbi ile konuşuyoruz, her şeyin anlaşılmasını isteyen ve kavramlarına, inançlarına ve geleneklerine bağlı kalmak isteyen akılla değil.

Dinin temel amacını yerine getiriyorsa, insanların Tanrı’ nın Varlığını deneyimleme arzusunu ve kapasitesini esinlendirmek ve genişletmek ve dünyadaki başarıları ve iyilikleri için Tanrı’ nın içlerine yerleştirdiği daha derin Zekayla birleştirmek için aracı olan bir gelenekle ilgili yanlış olan bir şey yoktur.  Bu, dini bir geleneğin kurucusunun öğretilerinden çok daha önemlidir. Bu dinin resmi inanç veya doktrin beyanlarından çok daha önemlidir.

İnsanlar büyük öğretmenlerin hayatlarını sonsuza dek kutlar, ibadet eder ve tekrar ederler, ancak bu öğretmenlerin teşvik ettiği hayatları gerçekten yaşayabilirler mi? Önemli olan sadece insan davranışı değildir, çünkü insanlar tüm yanlış nedenlerle iyi davranabilirler. İnsanlar sosyal avantaj, ekonomik avantaj ve sosyal statü ve kabul elde edebilmek için birbirleriyle uyumlu olabilirler. Ama bu din değildir.

Dünyadaki daha büyük amacınızı ve yaşamınızın daha büyük anlamını bilmek istiyorsanız, bu sizin dindar bir kişi olduğunuz anlamına gelir. İster bir kiliseye ister camiye, sinagoga, ister başka bir dini kuruluşa ait olun, bu önemsizdir.

Dünyada dini bir ideolojiyi desteklemek, burada Tanrı’ nın İradesini ve Amacını desteklemeyi temsil etmez. Ancak bu ideoloji ve inanç sistemi, dinin temel gereksinimlerini karşılayabiliyorsa, gerçek ve kalıcı bir değere sahip olacaklar ve insanlar için gerçek fayda sağlayacaklardır.

Aynı şekilde, hiçbir dini öğretim diğer gruplara karşı savaşı ve saldırıyı desteklememelidir. Bu, bu gruplar arasındaki iktidar rekabetini temsil eder, ancak din bu değildir.

Din sizi Tanrı’ ya ve Tanrı ‘nın sizi yönlendirmek, sizi korumak ve hayattaki büyük başarılarınıza götürmek için içinize koyduğu şeye götürmektir. Bunun ötesinde herhangi bir şey, bir buluş, bir insan buluşu, bir uyarlamadır.

İnsanlar bunun hukukun uygulanması ve toplumların işleyişi açısından ne anlama geldiğini anlamalıdır. Tanrı, toplumları idare etmek ya da hukuk felsefesinin ya da hukukun idaresinin karmaşıklığını düzeltmek için burada değildir.

Tanrı sizi Gizem’e yönlendiriyor, tezahüre değil. Tanrı size tezahürü reçete etmeden, sizi Gizem’e çağırıyor. Dünyada daha fazla aziz istiyorsanız, dünyada gerçekten ilham veren bireylere sahip olmak istiyorsanız, insanlığın baskıcı bir rejimden değil, doğal bir anlayıştan doğan daha yüksek bir standarda sahip olmasını istiyorsanız, o zaman insanları Gizem’ in gücüne yönlendirmelisiniz.

Din, gördüğünüz gibi, her sosyal ve politik soruna cevap vermez, ancak insanlara tüm bu ihtiyaçları karşılamada etkili bir şekilde rehberlik edebilecek daha derin Zekaya erişim sağlar. Din, devletten ve siyasetten arınmış olmalıdır, bu da onu kutsal olduğunu iddia eden insanların ancak halkın idamını talep edeceği noktaya kadar kirletecek ve bozacaktır.

Bu, bugün dünyada kurulan çarpıklık ve sapkınlığın  derecesidir ve bu yüzden Tanrı’dan Yeni bir Mesaj var- dinin netliğini ve amacını ve manevi uygulamanın anlamını ve İlahi Olan’ ın doğasını geri getirmek için her insanın içinde olması gereken mesaj.

Eğer kendinizinkine erişim bulamazsanız, büyük bir öğretmenin Vahyini kutlamak yeterli değildir. Bu gücü ve hayatınızdaki bu varlığı bulamadığınız sürece, kendini çok daha sıradan ve basit günlük koşullarda uygulayacak büyük bir öğretmene veya özgürleştiriciye ibadet etmek yeterli değildir.

Burada karşıtlık önemlidir ve anlaşılmalıdır. Dinin bir şey olmasını istiyorsanız, özünü ve anlamını kaybedecek ve onu asla olması gerekmeyen başka bir şeye dönüştüreceksiniz. Eğer dini bir dizi ideal ve inanca ya da karmaşık bir teolojiye dönüştürmek istiyorsanız, dinin gerçekte ne olduğunu ve ne için olduğunu kaybedeceksiniz.

İsa ya da Muhammed’in en büyük öğretmen olup olmadığını ya da insanlık için son kelimeyi söyleyip söylemediğini tartışmak, o kadar saçma ve Tanrı’ nın amaçladığı dinin doğası ve niyetinden o kadar uzak ki, dinin gerçekte ne olduğunun bir tür acınası alçaltılmasını ve çarpıklığını temsil ediyor.

Muhammed’in son Vahiy’ i verdiğini düşünmek Tanrı’ nın Amacını ve Varlığını yanlış anlamaktır. Çünkü Tanrının, dünyaya, özellikle de insanlığın azalan bir dünyayla yüzleştiği, kaynakları azalan bir dünyayla karşı karşıya kaldığı, insanlığın evrendeki akıllı yaşamla temasa geçeceği gerçeğiyle karşı karşıya kaldığı bu büyük dönüm noktasında söyleyecek çok şey var- Tanrı’ nın önceki Vahiylerinden hiçbirinin hitap etmediği ya da yeterince ve makul bir şekilde hitap edemeyeceği iki büyük olay.

Din, insanlara baskı yapan veya özgürlüğü seven insanları tiksindiren fikirler, inançlar, kurumlar, yasalar ve gerekliliklerle kaplanmış bir hale geldi. Bunlar ruhun daha derin ihtiyaçlarını karşılamazlar. Bu yüzden gerekli olana, gerçek olana geri dönmelisiniz. Tapınak, cami, kilise ve kabile ibadet yeri, Gizemi onurlandıracak, Varlığı ve Gücü uyandıracak yerlerdir.

Tüm dinlerin kalbinde yer alan İlim Yolu, sadece din adamlarına ve manastırlara ve sadece istisnai kişilere odaklanmak yerine temel öğreti haline gelmelidir. Bu önünüzdeki zorluktur, yoksa din, temel uzlaştırma, ilham ve yüksek etik farkındalık aracı değil, insanlık sorununun bir parçası olacaktır. Anlayışınız bu olsun.