Günah, Hata ve Kefaret

İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:

İndirin (indirmek için sağa tıklayın)

Sin, Error and the Power of Redemption

Tanrı’nın Elçisine vahiy edildiği üzere
Marshall Vian Summers
31 Ekim 2008
Boulder, Kolorado, ABD

 

Bu kayıt hakkında


Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.

Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.

Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.

Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.



Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.

Dinle ilgilenen insanların başlıca kaygısı günah sorunu, insan hatası sorunu, hatta ağır insan hatası sorunudur. Ve günah, acı ve ceza ile ilişkilidir. Cehennem bile, nihai günahlar için bir tür nihai ceza olarak yaratılmıştır.

Bu, pek çok dini düşüncenin temeli olmakla birlikte, doğası ve yönelimi itibariyle son derece manevi olmalarına rağmen milyonlarca insanın dinden tamamen uzaklaşmasının da sebebidir. O halde günah ve ceza çok ciddi bir konu haline gelir ve bununla ilgili birçok teori vardır.

Tanrı, buraya açıklama getirmek için dünyaya Yeni Bir Mesaj gönderdi çünkü açıklığa kavuşturmaya çok büyük ihtiyaç var. Tanrı tüm dinlere ilham verdi, ancak hepsi insan yanlış anlaşılması, insan hırsı ve insan kurumları tarafından bozuldu ve değiştirildi, böylece, bazı durumlarda, bugün sahip olduğunuz şey, orijinal öğreti ve maksatla karşılaştırıldığında tanınmaz hale geliyor.

Açıktır ki, insan hatasının, onun köklerinin, tezahürlerinin ve bireyin yararı ve insanlığın yararı için nasıl düzeltilebileceğinin dürüst bir şekilde tanınması gerekir. Tanrı’nın Yeni Mesajı burada çok farklı bir anlayış, tüm dünya dinlerinin başlangıçtaki amacına uygun bir anlayış sağlar. Burada günah veya hata, bireyin Tanrı’nın her bireye büyük bir potansiyel olarak yerleştirdiği daha derin Zeka olan İlim’i deneyimleme ve ifade etme konusundaki yetersizliği ile ilişkilidir.

Sanki iki zihinle doğmuşsunuz gibidir: kültürünüz, aileniz ve dünya tarafından şartlandırılan kişisel, sosyal bir zihin; ve Tanrı tarafından yaratılan daha derin bir Zihin – kişisel zihniniz gibi düşünmeyen bir Zihin; spekülasyon yapmayan, karşılaştırmayan ve tezat oluşturmayan bir zihin; yargılamayan, kınamayan ve suçu başkalarına yansıtmayan bir zihin. Tanrı, onlara rehberlik etmek, onları korumak ve dünyaya hizmet edecekleri anlamlı ve tatmin edici daha yüce bir yaşama yönlendirmek için her insana İlim vermiştir.

O halde bu Zihin,  hayatın dar ve tehlikeli sularında geminize rehberlik edecek bir pusula ve rehber, pilot olduğu anlamına gelir. Tanrı bilir ki, İlim olmadan, size rehberlik edecek yalnızca aklınız ve sosyal şartlanmanızla, birçok hataya ve birçok baştan çıkarmaya yatkın olacaksınız. Aslında İlim olmadan hayatınızın çoğu hataya meyilli geçecektir. Sürekli yoldan sapacaksınız ve o kadar büyük ölçüde yoldan sapabilirsiniz ki sizi geri getirmek bu hayatta mümkün olmayabilir.

Bu yüzden Tanrı günahkârları cezalandırmaz çünkü Tanrı bilir ki, İlim olmadan yapabileceğiniz tek şey hata yapmaktır – belki küçük hatalar, sosyal olarak kabul edilebilir hatalar, genel inançlar ve kültürünüzün fikir birliğine uygun hatalar, ancak bunlar yine de hatalardır. Bu hatalar sizi kendinizden ayırır; sizi diğerlerinden ayırırlar; onlr önyargılıdır; sizi, hakkında hiçbir şey bilmediğiniz tüm ulusları kınamaya yönlendirirler; bakış açıları oluşturmanıza yol açarlar, uluslara ve kültürlere uygulandığında zalim ve baskıcı olan aşırı bakış açıları. İlim olmadan, korku ve arzu merceğinden bakarsınız ve kendi doğanızın gerçeğini veya çevrenizdekilerin doğasının gerçeğini göremezsiniz.

Bu nedenle, Tanrı’nın cezası yoktur, çünkü Tanrı bilir ki, İlim olmadan yapabileceğiniz tek şey hatadır, hatta büyük bir hata yapmaktır. İçinizdeki İlimde içinizde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilen daha derin bir vicdan, sizi doğru olana karşı gelmekten alıkoyan ve sizi doğru olanla gitmeye motive eden daha derin bir vicdan vardır.

Bu sosyal bir vicdan değildir. Bu, bir kültürün değerleri ve âdetleri ile kurulan bir vicdan değildir. Bu daha derin ve daha doğaldır. Kültürel etkilerin ötesindedir. Doğanız için çok önemlidir.

Oysa kendi içinizdeki bu derin vicdana cevap vermezseniz, onun varlığından haberdar değilseniz, uyarılarına aldırmaz ve motivasyonlarına cevap vermezseniz, o zaman başka şeyler tarafından yönlendirileceksiniz. Diğer güçlerin kölesi olacaksınız – kendi arzularınızın ve bağımlılıklarınızın kölesi olacaksınız, diğer insanların beklentilerinin kölesi olacaksınız, kendi korku ve önyargılarınızın kölesi olacaksınız, kültürünüzün beklentilerine veya  dininizin kuralları ve öğütlerine köle olacaksınız – diğer pek çok şeye köle olacaksınız. Bu nedenle insanlar köle olma, benzer düşünme, benzer davranma, koyun gibi davranma, birbirlerini taklit etme, birbirlerinden onay alma eğilimindedir.

İnsanların İlim tarafından yönlendirilmedikleri zaman yaptığı budur. İnsanlar birbirlerine kötü davranıyor. Birbirlerinden faydalanıyorlar. Zenginlik ve güç kazanmaya ve bu amaçları doğrultusunda başkalarını reddetmeye ve hatta yok etmeye çalışırlar. Güzellik, zenginlik ve çekicilik onları baştan çıkarır.

Bu cazibe merkezlerinin içinizdeki İlim üzerinde hiçbir etkisi yoktur, ancak kişisel zihninize göre hipnotiktirler. Onlar için canınızı feda edeceksiniz. Başkalarının hayatını onlar için inkar edeceksiniz. Sayısız farklı ifadede, sizi etkileyecek ve ele geçirecekler ve onlara efendinizmiş gibi bağlanacaksınız.

İhtiyaç duyduğunuzdan çok daha fazlasını elde etmeye çalışacaksınız. Edinimlerinizde takıntılı hale geleceksiniz. Diğerleri açlıktan ölür ve hayatta kalmak için mücadele ederken, sahip olduğunuz zenginliği cömertçe, aptalca, değeri az olan veya hiç olmayan şeylere harcayacaksınız. Bir tüketici olarak, insani bedelden ve doğal dünya üzerindeki etkisinden bağımsız olarak, görünürdeki her şeyi gafilce ve pervasızca yiyen, dünya üzerinde bir çekirge gibi olacaksınız.

Bütün bunlar, İlim’e cevap vermediğiniz için olur. İlim size rehberlik etmiyor. Tanrı size İlimi vermiştir, böylece dünyanın baştan çıkarıcılıklarına ve dünyanın trajedilerine kapılmayacaksınız, böylece hayatınız güçlü olacak, böylece yaşamınız daha derin doğanıza sadık kalacak ve böylece sizi dünyaya gönderen daha büyük amacı yerine getirebilmeniz mümkün olacaktır.

Hem zengin hem de fakir insanlar mutsuzdur çünkü bu büyük amacı yerine getirmiyorlar. Her insana burada benzersiz bir amaç ve beceriler verilmiştir ve bunlar ya kendini kandırmaktan ya da ezici yoksulluğun baskısı nedeniyle reddedilirse, o zaman insanlar ilhamdan ve dürüstlükten yoksun olacaktır. Ya koşullar tarafından ya da kendi eğilimleri nedeniyle, daha derin doğalarından ve içlerindeki Tanrı’nın Gücü ve Varlığından ayrılmaya ve yabancılaşmaya zorlanacaklar.

Bu insanlığın trajedisidir ve evrendeki görülür yaşamın trajedisidir. Bu Tanrı’dan Ayrılmanın trajedisidir. Ama Tanrı Ayrılığın üstesinden geldi çünkü Tanrı içinize İlimi yerleştirdi, mükemmel bir yol gösterici Zeka – dünya tarafından bozulamayacak bir Zeka, buradaki hayatın dehşetinden ve zulmünden korkmayan bir Zeka, dünyada olma amacınıza adanmış bir Zeka, dünyadaki herhangi bir akıllıca niyet veya tehlikeli güç tarafından caydırılamayacak veya zayıflatılamayacak bir Zeka.

Yani günah İlim olmadan yaşamaktır ve insanlar İlim’e karşı geldiklerinde kendi içlerinde rahatsızlık yaratırlar. Bunda ısrar ederlerse, bir suçluluk kaynağı yaratacaklar ve suçluluk, düşmanlığı besleyecek ve başkalarını suçlayacaktır. Ve böylece, bir kişi diğer insanlar hakkında hiçbir değer duygusu duymayana ve öfke veya kızgınlık ve ihtiyaç tarafından yönlendirilene kadar sorun kendi içinde katlanır.

Burada insanlar, kültürlerinizin bile izin verdiğinin ötesinde gerçekten yıkıcı hale gelebilir. Burada insanlar inanılmaz bir zulüm yapabilir. Bu, daha derin doğanızdan, içinizdeki İlim’den boşanmanın aşırı bir biçimidir.

İnsanlar elbette suç ve zulmün tezahürlerini tanır ve cezalandırma istenir ve çoğu durumda bu eğilimlerle yönetilen bir kişiyi izole etmek gerekli olsa da, insanlar daha fazla ceza ister. Onlar Tanrı’nın kötüleri cezalandırmasını istiyorlar. Kötülerin Cehenneme gitmesini ve orada sonsuza kadar cezalandırılmasını istiyorlar. Ve Tanrının son Kıyamet Gününde yapacağı şeyin bu olduğunu düşünüyorlar. Bunu düşünüyorlar çünkü Tanrı’nın kendileri gibi düşündüğünü düşünüyorlar – tüm kindarlıklarıyla; tüm önyargılarıyla; gururları, güvensizlikleri ve kötülükleriyle.

Tanrı’nın onlara Tanrı’nınki gibi bir Zihin – daha derin bir Zihin, dünya tarafından bozulmamış bir Zihin verdiğinin farkında değiller. Tanrı’nın Zihninin kişisel zihinleri gibi, yanlızca daha büyük ve daha güçlü olduğunu düşünüyorlar. Burada kıskanç bir Tanrı, kızgın bir Tanrı, intikamcı bir Tanrı kavramları insanların hayal gücünde ortaya çıkar. Bunun nedeni, kendi eğilimlerini ve kendi açmazlarını Tanrı’ya yansıtmalarıdır.

Tanrı tamamen güçlüyse, Tanrı nasıl güvensiz olabilir? Yapacağınız hataları Tanrı biliyorsa, bunları yaptığınız için neden sizi cezalandırsın? Tanrı, İlim olmadan zihninizin dünyada karışacağını ve kaybolacağını biliyorsa, Tanrı sizi bunun için neden cezalandırsın? Bu, bir bebeği ağladığı için cezalandırmak ya da çocukça olduğu için çocuğu cezalandırmak gibidir. Bu cahilcedir ve yine de bu fikirler dünyada çok yaygındır, dünyada İlahi iradeyi ve amacı temsil ettiğini iddia eden belirli kurumlarda bazı insanlar arasında çok yaygındır.

İnsanlar, bu hayatta cezasız kalan kötülerin bu hayatın ötesinde ebedi cezayı bulacağını, adalet duygularının tatmin olacağını, intikam arzularının yerine getirileceğini, ve Tanrı’nın onların infazcısı olacağını ve Tanrı’nın onların gardiyanı olacağını umar. Yani buradaki tüm Cennet ve Cehennem kavramı bir tür psikolojik projeksiyona dönüşüyor – insan hayal gücünün, insani değerlerin ve insan eğilimlerinin bir yansıması.

Açıktır ki, Cennet hayal edemeyeceğiniz bir durumdur, çünkü Cennet fiziksel bir forma sahip olmadığınız bir durumdur. Şu anda olduğunuz gibi katı madde değilsiniz, çünkü bedenin içinde olmak bedenin sınırlamalarına ve yaşamın tehlikelerine katlanmaktır. Bu cennetsel durum olamaz. Cennetsel durumda bir bedeniniz olsa bile, zamanla giderek daha fazla sınırlayıcı ve kısıtlayıcı hale gelirdi. Ve açıkça, insanların cehennem ve lanetlenme kavramları, sevgi dolu bir Tanrı’nın asla yaratacağı veya onaylayabileceği bir şey değildir.

Yani bu paradokslara ve bu çatışmalara ve bu kafa karışıklığına sahipsiniz. Bunların hepsi sizin daha derin doğanızdan ve hayatınızın daha derin akımından kopuk olmaktan doğar. Burada hayal gücü, tanımanın ve anlamanın yerini alır. Burada ideoloji ve katı inançlar, içinizdeki İlimin kesinliğinin yerini alır. Burada İlahi Varlığa dair farkındalığınız, lütuf ve kurtuluşun gücü yerine bir tür mahkeme salonu savaşı haline gelir.

Tanrı, fiziksel varoluşun zor ve sorunlu olduğunu ve bunun içinde insanların yaşam koşullarından korkacağını, dehşete düşeceğini ve onun tarafından yönlendirileceğini bilir. Bu nedenle Tanrı, İlim’i sizin ve tüm akıllı varlıkların içine bir rehberlik kaynağı olarak yerleştirmiştir; bir düzeltme, koruma ve ilham kaynağı olarak. Ayrılık sorunu anında çözülmüştür çünkü İlim, kendileri için farklı bir tür gerçeklik yaratmak için cennet hallerinden kaçmaya çalışanların içine yerleştirildi.

İstediğiniz ve istemediğiniz her şeyi hayal edebilirsiniz, ancak İlim hala içinizde yaşıyor. O beş duyunuzun aleminde ve beş duyu aleminin ötesinde çalışır. Aklınızın alanının ve sınırlarının ötesinde işler. Bu yüzden çok gizemli görünüyor. O fiziksel olmayan realitenizi temsil eder ve bu yüzden mantığınızı ve düşünce sistemlerinizi şaşırtır. Hayal gücü düşüncelerinize ve dürtülerinize biçim verir, ancak İlim biçimin ötesindedir. Yine de İlim size en pratik konularda rehberlik eder. Tanrı sizin için neyin doğru neyin doğru olmadığını bilir.

O halde İlim kötülüğün panzehiridir. O, günahın düzeltilmesidir ve kültürünüzün ve dünyevi çevrenizin bir ürünü olan benliğiniz değil, gerçek Benliğinizin, Tanrı’nın yarattığı Öz’ün eassı olarakve tamamen doğal olarak içinizdedir.

Bir hata yapmadan önce işaretler vardır ve kendi içinizde kısıtlama olacaktır. Ağır ya da maliyetli bir hata yapmadan önce, bu kısıtlamayı hissedeceksiniz. Hayatınıza büyük fırsatlar girecek, önemli ilişkiler ve İlim sizi onlara doğru hareket ettirecektir. Ancak bu kısıtlamayı ve bu motivasyonu hissedemezseniz, o zaman Tanrı’nın Gücü ve Lütfu geçici olarak üzerinizden kaybolur.

Onlar olmadan, size rehberlik edecek olan sadece kafa karışıklığınız, fikirleriniz ve başkalarının fikirlerine sahip olacaksınız. Bu, tüm hataların kaynağıdır. Bu, maliyetli ve hatta ölümcül hatalara neden olan şeydir. Bu sizi hata, suçluluk ve kendini reddetmenin karanlık bir  yoluna götüren şeydir.

 

Ama ilim hala seninle, her zaman seninle. Tanrı seninle beraber yolculuk ediyor. Kefaretin gücü hala içinizde. Kendinize ve başkalarına karşı ne yaptığınızı veya yaptığınızı düşündüğünüz önemli değil, İlim düzeltmeyi sağlamak için oradadır. O ikileminizden çıkış yolunu sağlar. Kendinizle olan gerçek ilişkinizi onarır; size başkalarıyla gerçek ilişkiler kurmanın temelini ve kriterlerini verir; ve sizi daha büyük misyonunuzu ve dünyada var olma amacınızı bulma ve yerine getirme rotasına sokar.

Tanrı size zaten cevabı verdi. Ama zihninizi yeniden odaklamalısınız ve içinizde yaşayan ve işleyen yanıtı deneyimlemek için kendinizi yeniden yönlendirmelisiniz. Bu, İlime Giden Adımları atmayı, kişisel yüzeysel zihninizi içinizdeki daha derin İlim Zihnine yeniden bağlamayı içerir.

Görüyorsunuz ya, Tanrı kötüleri cezalandırıp cehenneme göndermek yerine, kötüleri, günahkârları ve kayıpları gözetir ve onları İlim bilincini ve bununla birlikte daha derin vicdanlarını eksi haline getirerek cennete hazırlar.

İnsanlar genellikle vicdanı suçla ilişkilendirir, ancak gerçekten vicdan, hayatınızı yeniden kurmanıza, hatalarınızı silmenize ve dürüstlüğünüzü ve kendinizle ve başkalarıyla gerçek ilişkinizi yeniden kurmanıza yol açacak olan farkındalık ve güçtür. O, içinizdeki kurtuluşun gücüdür. Ne kadar uzağa giderseniz gidin, dünyadaki gerçek doğanızdan ve amacınızdan ne kadar farklı olursanız olun, İlim sizi geri getirmek için oradadır.

Ya ceza? Pekala, kendinizi İlim’den boşadığınızda, zaten kendinizi cezalandırıyorsunuz. Hayatınızı anlamsız şeylere vererek, hayatınızın anlamsız olduğunu hissedeceksiniz. Hayatınızı önemsiz şeylere vererek, hayatınızın önemsiz olduğunu hissedeceksiniz. Arzular, hırs ve korku tarafından yönlendirildiğinizde, hayatınızın bundan ibaret olduğunu düşüneceksiniz. O zayıf, yanıltıcı olacak ve kendinize veya başkalarına saygınız olmayacak. Ve başkalarında değer verdiğiniz şey, sizi baştan çıkaran şeyler olacaktır: güç, prestij, etkinlik, itaat vb.

Bu İlimsiz bir dünya. Ayrılanların yaşamaya geldikleri ve kendilerini gerçekleştirmeye çalıştıkları yer burasıdır. Ancak bu şekilde doyum bulamazsınız. Çünkü İlim olmadan tatmin olmaz. Geçici zevk vardır. Belki kaygısız anlar vardır, ama buradaki hayat külfetli ve zordur. Streslidir. Sürekli olarak problem çözmek ve değişen koşullara uyum sağlamak zorunda kalmak, burada hayat zor. Kendinize karşı dürüst olursanız, bunu göreceksiniz ve bunu itiraf etmeniz gerekecek. Ve istediğinizi elde etmek, başkalarını memnun etmek, ayrıcalık kazanmak, zenginlik oluşturmak, güzelliği yakalamak ve acıdan kaçınmak için kendinizden ödün vereceksiniz.

Bu umutsuz bir durum. Varlığınızı kendi yararınıza kullanmak için milyonlarca farklı plan ve şema düşünebilirsiniz, ancak burada umut yok. Kişisel tatmin arzusu işe yaramayacaktır çünkü Ayrılık işe yaramaz ve onu çalıştıramazsınız ve ne kadar çok denerseniz, kendinizi o kadar aldatır ve kendinizi hırslarınıza ve başkalarının hırslarına teslim edersiniz.

Çevrenizdeki insanlar, İlim olmadan yaşamanın tüm sonuçlarını dramatik bir şekilde ve sayısız yollarla gösteriyor. Bu size içinizdeki İlimin değerini ve onsuz kendinizi gerçekleştirmeye çalışmanın umutsuzluğunu gösterirken, onları bunun için nasıl kınayabilirsiniz? Gerçek bir kavrayış ile, kınama olmayacaktır. Tanrı’da kınama yoktur. Sadece düzeltme vardır.

Sanmayın ki inanan biri olunca ve Cennete gideceksiniz. Bu hiç de böyle yürümüyor. Bir dine bağlı olsanız da olmasanız da, hayatınızı daha derin vicdanınızın rehberliğinde İlimin gücüne ve mevcudiyetine vermelisiniz.

Cennete gidenler inananlar değildir. Onlar kendi içlerindeki İlimin gücü ve lütfu ile Cennet için hazırlananlardır. Çünkü Tanrı’ın bu dünyada onlara rehberlik etmek, onları hazırlamak ve tatmin olmanın başka hiçbir şekilde elde edilemeyeceği bir dünyada onları tatmin etmek için verdiği şey budur.

Günah ve hata, bir Ayrılık durumunda yaşamanın, kişinin kendine ve başkalarına yabancılaşmanın doğal yan ürünleridir. Bunlar beklenilen şeylerdir; sonuçlar bunlardır. Ve bu hatalar sosyal olarak kabul edilebilir olsun ya da olmasın, genel olarak başkaları tarafından deneyimlenip ifade edilse de ifade edilmese de, problem temelde aynıdır. Bu sadece kişinin cehalete ve Ayrılığa köleliğe ne kadar aşırı bulaşıp bulaşmadığı meselesidir. Ama yine de İlimin kurtarıcı gücü var.

Toplum, tehlikeli ve yıkıcı olanları izole etmeli, ancak sonsuz lanet olduğunu düşünmemelidir. Sadece Tanrı’dan Ayrılık vardır. Ve bu, hiçbir zevk, kaçış ya da kaçınmanın azaltamayacağı bir tür sürekli rahatsızlık ve ıstırap yaratır.

Demek ki zaten bir tür cehennemde yaşıyorsunuz. Bunu anladığınızda ve daha fazla zevk peşinde koşarak, daha fazla güvence elde ederek ya da başkaları üzerinde daha fazla güç ve hakimiyet elde ederek bu Cehennemden kaçamayacağınızı anladığınızda, dizginleri kendi içinizdeki daha büyük bir güce bırakmanız gerektiğini anlayacaksınız.

Burada akıl, içinizdeki İlimin gücü ve mevcudiyeti için bir ifade ve yaratıcılık aracı olarak hak ettiği yeri almaya başlayabilir. Burada kendiniz ve başkaları için ıslah gücünü uygulamaya başlarsınız. Ve dünyaya bağışlayıcılık ile bakarsınız çünkü İlim olmadan insanların sadece kafa karışıklığı içinde yaşayabileceğini ve hataya ve her yerdeki insanların refahına ve bütünlüğüne zarar verdiğini kanıtlayan hayattaki uyumsuzluk güçlerinin tüm ayartmalarına eğilimli olacaklarını kavrarsınız.

Cennetsel durumunuzdan kaçmak için dünyaya geldiniz, ama buraya daha büyük bir amaçla da geldiniz çünkü Tanrı bu yolculuk için sizinle birlikte geldi. Tanrı arka koltukta. Arabayı sen sürüyorsun. Bu arabada yalnız olduğunuzu sanıyorsunuz, ama Tanrı arka koltukta. Tanrı kulağınıza fısıldıyor – nereye dönmeli, nereye gitmeli, ne yapmalı, nelerden kaçınmalı, kiminle olmalı, kiminle olmamalı. Ve zihniniz sakinleşmeye başladığında, bu sesi duyarsınız; bu dürtüleri hissedersiniz. Bu, Tanrı’nın sizinle konuşmasıdır.

Başkalarından ayrı, yalnız ve izole gibi görünüyorsunuz, ama Tanrı yolculuk için geldi çünkü kendinizi Tanrı’dan asla gerçekten ayıramazdınız. Bu hayattaki en kötü suçları işlemiş olsanız bile, yine de Tanrı’dan ayrılamazsınız ve Tanrı eninde sonunda sizi geri kazanacaktır. Ancak bu ne kadar uzun sürerse, o kadar çok acı çekersiniz ve kendi kişisel cehenneminizde o kadar uzun süre kalırsınız. Kendiniz için daha büyük bir cehennem yaratabilirsiniz, ama yine de Tanrı’nın can simidi oradadır.

Bazı dini figürler ve kurumlar, ebedi ceza ve lanetle tehdit ederek insanları Tanrı’ya inanmaya, öğretilerine ve ideolojilerine itaat etmeye zorlamaya çalışıyor. Ve bunun Tanrı’nın Sözü olan Tanrı’dan geldiğini iddia ediyorlar: “İşte burada kitapta.” Kitaba işaret ediyorlar.

Ama Tanrı’yı anlamıyorlar; Tanrı’nın Gücünü ve Varlığını anlamıyorlar. Bunun bir inanç ve itaat meselesi olduğunu düşünürler, ancak inanç zayıftır; o zihindendir. Ve itaat köleliktir ve doğal olmadığı ve yürekten gelmediği sürece gerçek bir saygı göstermez. Doğru şeyi yapmaya zorlanamazsınız, çünkü kalbiniz orada olmayacaktır. Ve bu yalnızca direniş ve kızgınlık yaratacak ve Tanrı’nın dünyaya gönderdiği büyük Vahiylerin yanlış anlaşılmasına ve kötüye kullanılmasına neden olacaktır. Bir anlamda burada her şey bozulur. Tanrı’nın büyük Vahiyleri, insanlar bunları kendi çıkarları için, kendi fikirlerini ve eğilimlerini gerçekleştirmek için kullandıkları için bozulur.

Din, izlenecek bir yol, bir kurtuluş ve yenilenme yolu olmalıdır. O insanları İlim’e getirmek, İlimin birey içindeki gücünü ve varlığını onurlandırmak içindir. Ancak din, aklın bir aracı haline gelir. Burada aşırı tutuculuğun ortaya çıktığı yerdir ve yasaya sıkı sıkıya uyulmasını, bunun Tanrı’nın yasası olduğunu iddia ediyor. Tanrı’nın kanunları yoktur. Tanrı yalnızca rehberliğe sahiptir. Tanrı size İlim verdi, bu yüzden yabancı ve uzak bir güç tarafından yönetilmenize gerek yok.

Evrenin Efendisi günlük işlerinizle meşgul değildir ve günlük yaşamınızdaki olayları kontrol etmez. Ama size İlim verildi, içinizdeki yol gösterici ışık. Ve size yardımcı olmak, size rehberlik etmek için orada olan ve kendi içinizdeki İlimin gücünü ve varlığını takip etmeyi öğrendikçe yaşamınızdaki varlığı daha da tezahür edecek olan, görünür aralığın ötesinde daha büyük Öğretmenleriniz var.

Tanrı, kötülüğe karşı mükemmel bir panzehir ve hata için mükemmel bir düzelti yarattı. Tanrı burada sizden mükemmellik beklemiyor, yalnızca başkalarının iyiliğine ve dünyanın korunmasına ve iyiliğine dair daha büyük hizmet bekliyor.

Bunu anlamaya başladığınızda çok minnettar olacaksınız. Kendi içinizde bu rehberlik gücüne sahip olduğunuz için çok minnettar olacaksınız. Kafanızın üzerinde hiçbir ceza kılıcının asılı olmamasına ve ne kadar derin ve karmaşık görünürse görünsün, çıkmazlarınızdan bir çıkış yolu olduğuna çok minnettar olacaksınız. 

Tanrı’nın Yeni Vahiy burada netliği, amacın netliğini ve anlamın açıklığını getirir. Manevi doğanızın gerçekliğini İlim düzeyinde öğretir. Size daha büyük bir ilham ve daha büyük bir yön sağlamak için basit kuralların ve tavsiyelerin ötesine geçer. Eşsiz tasarımınızı ve hayattaki benzersiz amacınızı ve misyonunuzu onurlandırır.

Tanrı’nın Yeni Vahiy saftır. Hükümetler tarafından bozulmamıştır. Hırslı kişiler tarafından ele geçirilmemiştir. Başka şeylerle evlendirilmemiştir. Bozulmamış, alaşımsız, saf ve esas olarak kalmıştır. Ama aklınızla tam olarak anlayamazsınız. Bunu deneyimlemeniz gerekecektir.

İçinizdeki İlimin gücünü ve varlığını deneyimlemeniz ve fiziksel beden aleminin ötesinde daha büyük bir gerçekliğe sahip olduğunuzu ve bu gerçekliğin şu anda ve her an sizinle olduğunu kabul etmeniz gerekecek. Zihninizin yüzeyinin altında daha derin bir Zihin ve daha derin bir yaşam ve bilgelik akımı olduğunu anlamanız gerekecek. İçinizdeki İlimin gücünü ve varlığını hissetmek için zihninizi hareketsiz hale getirmeyi öğrenmeniz gerekecek ve Tanrı bunun için size hazırlığı sağladı.

Tanrı’nın Vahiylerinin daha önce verildiğini asla düşünmeyin, çünkü Tanrı dünyayla konuşmayı bitirmedi. Tanrı, insanlığın dünyaya gelen Büyük Değişim Dalgaları ve etrafınızdaki evrenden gelen yaşam ve rekabetin gerçekliği ile yüzleşmek zorunda kalacağı büyük bir travma zamanına girdiğini bilir. Tanrı dünyayla konuşmayı bitirmedi ve büyük bir açıklama yapılıyor ve insanlığın farkında olmadığı ve hazırlıksız olduğu yeni olaylar ve koşullar için bir hazırlık veriliyor.

Artık insanlığın evrendeki akıllı yaşam ile dolu olan Büyük Camia’sında maneviyatın ne anlama geldiğini öğrenmesinin zamanıdır. İzole ve kabile vurgusu ile olmak yerine artık daha evrensel ve eksiksiz hale gelmelidir. İnsanlığın bu Büyük Camia içindeki yaşamını ve kaderini öğrenmesinin ve insan maneviyatının gerçek doğasını daha iyi anlamanın ve keşfedilmeyi bekleyen şu anda içinizde yaşayan kurtuluş ve yenilenmenin gücüne sahip olma zamanıdır.