Yaratılış nedir?


İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:

İndirin (indirmek için sağa tıklayın)

Tanrı’nın Elçisi Marshall Vian Summers’a
4 Şubat 2008’de
Boulder, Kolorado, ABD’de
Vahiy edildiği şekilde

Bu kayıt hakkında


Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.

Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.

Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.

Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.




Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.

İnsanlığın, dünyanızın her zaman var olduğu yaşamın Büyük Camiasında maneviyatı öğrenmesinin zamanı geldi. Şimdi yeni bir paradigma öğrenmek için kabile odağını ve kabile kimliğini aşmanın, en eksiksiz şekilde ifade edildiği ve en büyük ölçüde başarıldığı evrende dini anlayışın evrimini kavramanın zamanı geldi.

İnsan birliğini ve anlayışını kurmak, dünyaya gelmekte olan Büyük Değişim Dalgalarını karşılamak ve yüzleşmek ve dünyadaki Büyük Karanlığı tanımak ve dengelemek için insanlık artık daha büyük bir perspektif kazanmalıdır.

Eski bir anlayışla yeni bir realiteyle karşılaşamazsınız ve bu nedenle Tanrı dünyaya Yeni bir Mesaj, insanlığın korunması ve ilerlemesi için bir Mesaj gönderdi.

İlk soru şudur: Yaratılış nedir? Yaratılış, Tanrı’nın zaman içinde ve zamanın ötesinde yarattığı her şeydir. Zamanın içinde yaşıyorsunuz, dolayısıyla Yaradılışın hareket halinde olan, akış halinde olan, istikrarsız ve gelişen ve genişleyen bir parçasında yaşıyorsunuz. Yaratılışın bu kısmı, ayrılanlara Ayrılığı deneyimleyebilecekleri ve Yaratılışın değişmeyen, eksiksiz ve ebedi olan kısmına geri dönmenin bir yolunu seçme fırsatına sahip olabilecekleri bir yuva sağlamak için kurulmuştur.

İlgilenmeniz gereken Yaratılış, bu geçici Yaratılıştır – bir zaman ve mekan mevki, fiziksel bir gerçeklik, sürekli değişimin, gelişen sistemlerin bir gerçekliği, bir karşıtlık ve çatışma gerçekliği, bir yaşam ve ölüm gerçekliği.

Bu realiteyi Ayrılık yarattı, çünkü Tanrı ayrıların var olmak için bir temele sahip olması gerektiğini biliyordu. Eğer cazibesini aşacaksanız ve trajedilerini bağışlayacaksanız, ona hizmet etmeyi ve onu tanımayı öğrenmeniz gereken ve henüz yeni kavramaya başladığınız bu fiziksel evreni harekete geçirdi.

Bunun ötesindeki yaratılış, aslında onun içinde yaşıyor olsanız da, şimdi farkındalığınızın ötesindedir. Çünkü geçici Yaratılış başka bir seviyede gerçekleşmektedir. Zaten damimi olan Yaratılış tarafından kuşatılmışsınız, ama gözleriniz onu göremez, kulaklarınız duyamaz ve parmaklarınız dokunamaz çünkü duyularınız sadece fiziksel şeyleri ve hareket eden şeyleri, hareket eden nesneleri ve değişen sesleri tanımak için kurulmuştur.

İçinde yaşadığınız daha büyük gerçeklik her yerdedir. Onu hiç bırakmadınız, ama duyularınıza bel bağladığınız için, belirli bir tür hazırlık olmadan onu doğrudan deneyimleyemezsiniz.

Bu, sizin insanlık anlayışınız için tamamen kafa karıştırıcıdır ve bu, içinde yaşadığınız fiziksel evreni oluşturan akıllı yaşamın Büyük Camiası içinde yaşayan sayısız varlık ırkının anlayışı için tamamen kafa karıştırıcıdır. Hepsi Ayrılıkta yaşıyor. Hepsi evrimi deneyimliyor. Onlar, akla gelebilecek her düzeyde bilincin, teknolojinin ve sosyal kuruluşun evrimini temsil ederler.

Bunların hepsi daimi Yaradılışın içinde oluyor. Çünkü Ayrılık varmış gibi görünürken ve siz bu ayrı durumda yaşarken – her şeyin farklı ve benzersiz göründüğü; her şeyin değiştiği ve hareket ettiği, doğduğu ve öldüğü yerde, siz kalıcı Yaratılışı terk etmediniz. O, hala burada.

Ayrılık temelde algı, iletişim ve farkındalıkta bir sorundur. İnsanlık tarihinde, bu fiziksel, geçici, değişen realiteyi, -Tanrı’nın bilindiği, sizin bilindiğiniz, hiçbir çatışmanın olmadığı çünkü hiçbir sorunu olmadığı, değişimin var olmadığı çünkü ihtiyacın olmadığı yer olan Kadim Evinizi temsil eden kalıcı realitenizden ayırıyormuş gibi görünen perdeyi yarıp geçebilen çok az birey olmuştur.

Bu, şu anki durumunuzda sizin için düşünülemez ve öncelikleriniz ve hedefleriniz göz önüne alındığında arzu bile edilmez bir şeydir. Ancak Ayrılığın gerçekten başarılı olmadığını ve Tanrı’dan kopuşun gerçekten tamamlanmadığını bilmeniz sizin için önemlidir. İçinde bulunduğunuz bu kısmi Yaratılış içinde, mevcut gerçeklik deneyiminizde gerçektir. Fakat ayrılmıştır. Bu yüzden değişiyor ve bu yüzden gelişiyor.

Fiziksel yaşam değişmiyor ve gelişmiyor olsaydı, sizin için Cehennem olurdu. Sevmediğiniz bir gerçeklikte, hiç değişmeyen bir gerçeklikte olduğunuzu hayal edin. Hiç umudunuz olmazdı. Hiçbir ilerleme kaydedemezdiniz. Ve o fiziksel gerçeklik, o değişmeyen fiziksel gerçeklik, algılanan tüm ihtiyaçlarınızı karşılamada mükemmel olsa bile, bir süre sonra bir bedende yaşamanın doğası gereği rahatsız, sorunlu ve zor olduğunu görecek ve özgür olmak isteyeceksiniz. Ama bu durumda özgür olamazdınız, çünkü hayali fiziksel realitenizde bir tür [ölümsüzlük] kurmuş olurdunuz ve tuzağa düşerdiniz, görüyorsun ya.

Cehennem asla mutlu olamayacağınız güzel bir yerdir. Cehennem budur. Gerçek bir azap içinde olsaydınız, hemen eve, Tanrı’ya gitmek isterdiniz. Ama burada, bu güzel Cehennemde kararsızsın; bağlısın. İlginizi çekiyor; sizi baştan çıkarır; sizi büyüler. Ve bu mevcut fiziksel gerçeklikteki tehlikelerinden, dehşetlerinden ve öngörülemezliğinden korkmanıza rağmen, hala ona takılmış durumdasınız.

Yani sizin için Yaratılış fiziksel evrendir. Sonsuza kadarmış gibi görünüyor, ama o gerçekten geçicidir. Başı, ortası ve sonu vardır. Genişleyen bu evrenin orta noktasına bile ulaşmadınız, bu yüzden bu, anlayışınızı karıştıran bir şeydir.

Bunu bilmeniz önemlidir, eğer fiziksel alemde ölümsüzlüğün arzu edilir olduğunu düşünürseniz, böyle bir durumun Cehennemin kendisi olacağını kabul etmelisiniz. Asla mutlu olamayacağınız güzel bir yerde olmak son derece cehennemlik olurdu ve uzun süre orada tutulurdunuz çünkü onu istemeye, ona inanmaya, onun sizin için çalışmasını sağlamaya umut etmeye ve denemeye devam ederdiniz.

Fiziksel realitenizin sürekli değişiyor, genişliyor ve gelişiyor olması ve büyüme ve bozulma geçiriyor olması, size daha büyük amacınızın ve ruhun ihtiyacının burada yerine getirilebileceği konusunda umut ve vaat veriyor.

Bu tamamen farklı bir teolojik ve felsefi temel gerektirir. Günah işlediğiniz için ya da mahkûm olduğunuz için dünyada olduğunuza inanıyorsanız, kurtuluşunuz için realitenizde var olan büyük fırsatı fark etmeyeceksiniz. Gerçekten de, bugün dünya dinlerinin çoğunun felsefi temelleri göz önüne alındığında, bu tabloyu inanılmaz derecede karmaşık, belirsiz ve ayırt edilmesi zor hale getiriyor.

Yine de Tanrı içinize İlmi yerleştirdi, daha derin bir zihin, daha derin bir anlayış. Ve bu İlim, amacınızı ve yönünüzü ve dünyadaki daha büyük başarılarınızın vaadini kendinde tutar.

Ayrılığa girdiğiniz için şimdi Ayrılığa hizmet etmelisiniz. Bu ayrılmış durumda var olan insanlara ve hayata hizmet etmelisiniz. Kadim Evinizin kalıcılığını bu şekilde yeniden keşfeder ve yeniden deneyimlersiniz.

Kefaret, sadece Tanrı’yı memnun edip Cennete gitmek ya da Tanrı’yı memnun etmemek ve Cehenneme gitmek değildir. Bu gülünçtür. Bu, tamamen ayrılık durumunda olan bir insan zihni ve algı durumunu temsil eder. İyilerin mükâfatlandırılması ve kötülerin cezalandırılması gerektiğine, mükâfatları ve cezayı Tanrı’nın vereceğine inanırsınız. Tanrı’yı kendiniz gibi, sizin mizacınıza sahip, sizin değerlerinize sahip, sizin adalet duygunuzu koruyan ve kriterlerinizi ve beklentilerinizi karşılayan biri olarak hayal ediyorsunuz. Bu elbette aptalca ve küstahça ama pek çok insanın durumu bu.

Ama merak etmeyin, zira fiziksel evrendeki herkes, evrimin her aşamasındaki sayısız varlık ırkı aynı türden varsayımlara sahiptir. Bu beklenen bir şeydir. Tanrı buna aldanmaz. Tanrı bundan rahatsız olmaz. Bu sadece ayrılık durumunda yaşamanın sonucudur.

Din ve maneviyat kavramlarınız bile bu ayrılık durumu içinde kurulur. İnsanlar Cenneti kendi fiziksel gerçekliklerinin mükemmel bir versiyonu olarak tasavvur ederler, ancak böyle bir realite yaratılırsa Cehennemin ta kendisi olacağının farkına varmazlar. Asla mutlu olamayacağın güzel bir yerde olmak, bir tür devam eden Cehennem olurdu.

Tanrı sizi bir asa darbesiyle ya da bir büyüyle mutlu edemez. Kalıcı olan  durumunuza çatışan bir birey olarak değil, sizi Tanrı’nın yarattığı şekilde dönmelisiniz. Çatışan, mutsuz bir birey olarak kalıcı realitenizi bile deneyimleyemezsiniz. Kendi zihninizin projeksiyonlarını görürdünüz. Kendi çelişkili durumunuzu temsil eden bir ortamda olmak istersiniz ve sizi burada tutan da budur.

Daha kötü bir durumda olabilirsiniz. Cehennemi daha kapsamlı yaşayabilirsiniz. Kesinlikle daha mutsuz olabilirsiniz. İnsanların alışmaya ve uyum sağlamaya istekli oldukları sefalet derecelerinin sonu yok gibi görünüyor.

Ama yine de, Yaratılış tamamlanmıştır ve sizin fiziksel evren dediğiniz bu geçici gerçeklikteki geçici deneyiminiz, Tanrı’nın kalıcı Yaratılışının sadece küçük bir parçasıdır – şurada burada kısa bir bakış atmış olsanız bile, henüz kendiniz için açıkça deneyimleyemediğiniz bir Yaratılış.

İnsanların inançları ve varsayımları, metafizik fikirleri, dini değerleri ve spekülasyonları bir tür seviye karmaşasından muzdariptir. Cennet denilen kalıcı bir kutsanmış hali tasavvur etmeye çalışırlar ama onu gerçekte olduğu gibi göremezler. Gerçekte olduğu gibi henüz onunla yankılanamazlar, çünkü buna hazır değiller. Henüz Cennete dönmeye hazır değiller. Burada fiziksel gerçeklikte hizmetlerinde tam değiller. Buradaki görevlerini tamamlamadılar.

Ayrılık başladığında, zaman veya tarihle ilgili herhangi bir tahmininizden önce, çözüm anında yaratıldı. Çünkü Ayrılık sizi kandırabilir, cezbedebilir, büyüleyebilir, sizi ve bu zamanda fiziksel realitede olan diğer tüm varlıkları ve varlıkları tuzağa düşürebilir, ancak o Tanrı’yı kandırmadı. Kusursuz olabilir, ancak Tanrı-geçirmez değildir. Böylece çözüm hemen oluşturuldu. Ama zamanla, çözümün kabul edilmesi, yaşanması ve ifade edilmesi için çok büyük bir deneyim gerekiyor gibi görünüyor.

Zamanın içinde kalıyorsunuz. Zaman, kalıcı Yaradılışınızdan ayrıldığınız nokta ile nihayet tamamen ona geri döndüğünüz zaman arasındaki aralıktır. Bu aralığa zaman denir. Kalıcı realitenizde zaman düşünülemez ve gereksizdir çünkü zaman değişimle ilgilidir. Değişen olaylarla ilgilidir. Olayların ilerleyişini gösteren bir şeydir.

Tüm zaman kavramı, fiziksel bir gerçeklik içinde yaşamaya adaptasyonun bir parçasıdır. Kişinin düşünce ve eylemlerini organize edebilmesi, değişen bir fiziksel gerçeklikle arayüz oluşturabilmesi, birinin ilerleyişini ve başarılarını işaretleyebilmesi, ve burada yaşamış olan diğerlerinin tarihi ve geçmişini anlayabilmesi için gereklilikten kurulmuş bir ölçüm şeklidir. Kalıcı realitenizde zaman gereksizdir. O alakasızdır.

Buradaki sözlerimizden, bunu deneyimlemekten veya onunla yankılanmaktan ne kadar uzakta olduğunuzu görebilirsiniz. Belki bu ilginizi çeker. Belki de içinizde eski bir anıyı canlandırıyor. Belki de özlediğiniz yönleri vardır. Belki de değişmeyen bir gerçeklikte yaşamak size sıkıcı, heyecan verici ve çekici gelmeyebilir.

Değişmeye çok bağımlısınız. Değişimi seviyorsunuz ve değişimden nefret ediyorsunuz. Fiziksel varlığınızı seviyorsunuz ve fiziksel varlığınızdan nefret ediyorsunuz. İlginizi çekiyor. Sizi uyarıyor. Yine de sizi incitir, korkutur ve sizi hayal kırıklığına uğratır.

Tanrı’nın cevabının doğrudan ele aldığı şey, bu görünüşte uzlaşmaz sorun, karışıklık ve ikiliktir. Çünkü Tanrı içinize, düşüncelerinizi, dünyevi zihninizi karıştıran şeylerle karıştırılmayan daha derin bir zeka yerleştirmiştir. O, dünya tarafından sarhoş edilemez. O, dış görünüşe aldanmaz. O, sizi tahrik eden, baştan çıkaran ve sizi büyüleyen şeyler tarafından cezbedilemez. O, sizi korkutan şey sizi korkutulamaz. O, değişimden, kayıptan ve ölümden korkmaz. Çünkü o sizin kalıcı parçanızdır. Bu, Tanrı’dan asla ayrılamayan parçanızdır.

Bu İlim şimdi içinizdedir. Belirli koşullar içinde, belirli bireylerle, belirli şeyleri başarmak için katkıda bulunma göreviyle buradadır. Nihai amacı sizin kavrayışınızın ötesindedir, ancak sizin için sağladığı adımlara hemen erişilebilir ve istekli, açık ve yetenekli iseniz fark edilebilir. Bu ikilemi çözer çünkü bu geçici fiziksel realitede, buradayken Kadim Evinizin realitesini sizin aracılığınızla ifade eder. Daha büyük bir güç, daha büyük bir rezonans ve daha büyük bir ilişki gösterir. Ve insanların acı çektiği bu dünyada gerçek, somut hizmet sağlar. Onlar zaman içinde zayıflıyorlar. Çaresizlik ve umutsuzluk yaşıyorlar. Ve dünya yakın gelecekte büyük bir sancıyla karşı karşıya.

Tanrı bu konuda kayıtsız değildir. Tanrı, buradaki herkesin olumlu yönde hareket etmesini sağlamak için gerekli olanı dünyaya gönderir. Bu realitedeki insanlar, dünyayı Kadim Evlerinin bir yansıması veya daha cehennem gibi bir yer yapma kararına ve gücüne sahiptir.