Kurtuluş


İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:

İndirin (indirmek için sağa tıklayın)

Tanrının Elçisine Vahiy edildiği üzere üzere
Marshall Vian Summers
8 Temmuz 2013 tarihinde
Boulder, CO’da

Bu kayıt hakkında


Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.

Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.

Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.

Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.




Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.

Tanrı’ya giden yolu yalnızca Tanrı bilir. Kurtuluşun ne anlama geldiğini, ne gerektirdiğini ve nasıl başarılması gerektiğini yalnızca Tanrı bilir. Elbette insanlar, zaman içinde insanlar tarafından çok değiştirilmiş olan önceki Vahiylere dayanarak bu konuda çok sabit fikirlere sahiptir. Ancak bu, çok karmaşık olduğu için Dünya’daki hiç kimse tarafından tam olarak kavranamaz. Bu sizin farkında olmadığınız gerçeklerle ilgilidir. Bu sizin farkında olmadığınız Yaratılış realitesiyle ilgilidir. Bu, sizin farkında olmadığınız kökeniniz ve kaderinizle ilgilidir. Bu, sizi dünyaya gönderen ve ayrıldığınızda sizi kabul edecek olanlarla ilgilidir, ki siz bunların farkında değilsiniz.

İnsanlığın ya da evrendeki herhangi bir ırkın bunu tam olarak idrak etmesi mümkün değildir, çünkü hepsi Ayrılık içinde yaşamaktadır. Bununla birlikte, bazı şeyler açıklığa kavuşturulabilir ve geçmişte üstü örtülmüş veya karıştırılmış olan yol belirgin hale getirilebilir.

Bizim bugün vereceğimiz şey budur. Bu tam bir anlayış değildir, çünkü buna sahip olamazsınız. Zihniniz, yani dünyevi zihniniz yeterince büyük değildir. Yine de Tanrı’nın içinize koyduğu daha derin İlim bununla doğal olarak, çaba sarf etmeden tınlayabilir, çünkü fiziksel evrende dolaşıyor olsanız bile o hala Yaratılışın bir parçasıdır.

Kurtuluş nedir? Kurtuluş, yaşamınız bağlamında, doğal Benliğinize geri dönmek, daha derin farkındalığınıza geri dönmek, Tanrı ile olan bağlantınıza ve Tanrı’nın sizi dünyaya ne yapmak için gönderdiğine geri dönmek anlamına gelir. Bu, Tanrı’nın size rehberlik etmek, sizi korumak ve sizi daha büyük bir yaşama, henüz keşfetmediğiniz daha büyük bir yaşama götürmek için içinize yerleştirdiği daha derin İlimle olan bağlantınızı temelde yeniden kurmaktır.

Bunu düşündüğünüzde, bunun mutluluğunuz, kendinizi gerçekleştirmeniz, yaşamınızın anlamı ve kalitesi ve burada yaptığınız her şey için ne kadar gerekli olduğunu fark edeceksiniz. Çünkü daha büyük bir kaderiniz ve dünyada bir amacınız yoksa, akıntıya kapılmışsınız demektir. Okyanustaki bir zerre gibi, başıboşsunuz. Zenginlik ve ihtişama sahip olsanız ve hayatınızın kontrolünü marjinal bir şekilde elinizde tutuyor gibi görünseniz bile, yine de içsel olarak sürükleniyorsunuz. Kendinize yabancısınız. Nereden geldiğinizi ya da nereye gittiğinizi bilmiyorsunuz. Tüm hedeflerinize ve planlarınıza rağmen gerçekten ne yapmak için burada olduğunuzu bilmiyorsunuz.

Dürüst ve objektif bir şekilde bakarsanız, bu gerçekten de korkunç bir durumdur. İnsanlar buna dürüst ve objektif bir şekilde bakmadıkları için, sürekli olarak kendilerinden kaçıyorlar – meşgül oluyorlar, oyalanıyorlar, dikkatleri dağılıyor, hayaller peşinde koşuyorlar, romantizm peşinde koşuyorlar, zenginlik peşinde koşuyorlar ve eğer herhangi bir zenginlikleri varsa, hayatlarında bitmek bilmeyen bir alışveriş çılgınlığı yaşıyorlar, hayatlarını onları engelleyecek ve batağa saplayacak daha fazla şeyle dolduruyorlar.

Dini ne olursa olsun, sosyal statüsü ne olursa olsun, ulusu veya kültürü ne olursa olsun, tarihi ne olursa olsun, hatta kendini nasıl görürse görsün, her insan için esas olan bir şeyden bahsediyoruz. Varlığınızın temel gerçeği aynıdır.

Ayrılık içinde yaşarken, herkesin benzersiz bir yolu olduğunu düşünürsünüz. Herkes eşsizdir. Hatta Tanrı ile benzersiz bir ilişkileri bile var. Ama elbette kimse bunun ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyor. O anda rahatlatıcı olsa da, güvensizliği ortadan kaldırıp size kontrol hissi verse de, özünde yanlış ve yanıltıcıdır.

Hayatınızın ve yaptığınız her şeyin merkezinde olan şeyden bahsediyoruz – ilişkilerinizin anlamı ve bunların gerçek ve amaçlı olup olmadığı, dünyada bir iletişim aracı olarak zihninizin anlamı ve dünyada bir iletişim aracı olarak bedeninizin anlamı.

Aslında, İlim’in ve içinizde yaşayan kurtuluş gücünün yakınlığına geldiğinizde, her şeyin yeni bir anlamı olur. Her şey anlam kazanmaya başlar. Birlikte yaşadığınız kafa karışıklığı, hatta fikirleriniz ve inançlarınız aracılığıyla savunduğunuz kafa karışıklığı, tıpkı manzarayı yakıp kül eden bir sis gibi, yavaş yavaş dağılmaya başlar, daha önce gizlenmiş olan her şeyi açığa çıkarır.

Yolu yalnızca Tanrı bilir ve Tanrı sizin içinize İlim gücünü koymuştur. Aslında, bu İlim gücü en başından beri sizinle birlikteydi, çünkü Tanrı’yı hiç terk etmemiş, Yaratılış’a hala bağlı olan parçanızı temsil eder. O sizin korkusuz olan tek parçanızdır. Yozlaştırılamayan veya baştan çıkarılamayan tek parçanızdır. Bu konuda gerçekten güvenilir olan tek parçanızdır.

İçinizdeki zayıf olan şey, yani kişisel zihniniz ve verdiğiniz tüm ödünler – korkunuz, başkalarını kınamanız, öfkeniz, kızgınlığınız, affedemeyişiniz – tüm bunlar dünyada olmaktan, kendi hatalı kararlarınızdan ve başkalarının ikna çabalarından dolayı kirlenmiş olan zihninizin yüzeyinden başka bir şey değildir.

Tanrı içinize tüm bunların ötesinde, size her konuda rehberlik etmesi, gerektiğinde sizi ileriye götürmesi ve gerektiğinde sizi geride tutması gereken bir güç koymuştur. Bu ne kadar açık, ne kadar basittir ama yine de aklınız için kafa karıştırıcıdır çünkü aklınız gerçekliği yalnızca Ayrılık açısından anlar. İlahi Evinizi kavrayamaz. Birin çok ve çoğun bir olduğu Yaratılışı kavrayamaz. Bu dünyada duyuların bildirdiklerinin ötesinde hiçbir şeyi kavrayamaz. Dolayısıyla İlmi anlamaktan acizdir.

Ancak bu gerekli değildir. Aslında bu imkânsızdır. İçinizde yaşayan gücü ve varlığı keşfetmeyi öğrendikçe, onu takip etmeye başladıkça ve yaşamınızı gerçek amacınıza ve daha derin doğanıza göre yeniden şekillendirmesine izin verdikçe Tanrı sizi kurtaracaktır. Bu sayede, dünyada var olmak için gerçek bir tasarıma sahip olduğunuzu hissetmeye başlarsınız. Ve tasarımınızın keşfiyle birlikte, Tasarımcınızın gerçekliğini hatırlamaya başlarsınız.

Eğer yaşamınızın aklınızın -fikirleriniz, inançlarınız, planlarınız, hedefleriniz ve kişiliğinizin tüm yüzeysel yönleri- ötesinde var olduğunu kabul edebilirseniz, o zaman daha büyük bir güç, daha büyük bir kalıcılık ve bununla birlikte korku ve endişeden artan bir özgürlük bulmaya başlarsınız. Çünkü korkmayan ve ne yapılması gerektiğini bilen daha derin bir parçanıza demir atmış olursunuz.

Bu bir anda gerçekleşmez. İlme Giden Adımları atarsınız. Fikirlerinizi yeniden düzenlemeyi öğrenirsiniz. Tutkularınızı dizginlemeyi öğrenirsiniz. Olayları berrak gözlerle görmeyi, içinizi dinleyebilmek için kulaklarınızı açmayı, başkalarını yargılamadan, kınamadan ve kıyaslamadan görebilmek için görüşünüzü berraklaştırmayı öğrenirsiniz. Zihniniz tazelenir. Zihniniz yenilenir. Ve geçmişinizin karanlığı ve sizi takip eden ve etmiş olan tüm gölgeler, siz bu İlme Giden Adımlar attıkça dağılmaya başlar.

Tanrı çok zekidir. Tanrı’nın sizin ikileminizi çözmesi gerekmez. Tanrı sadece sizi çağırır ve ikileminiz dağılır. Tanrı’nın sizin tüm karmaşık sorunlarınızı ve fikirlerinizin karmaşıklığını çözmesi gerekmez, çünkü Tanrı sizi çağırır ve içinizdeki daha büyük bir şey yanıt verir.

Ancak bu yanıtı takip edebilmek için yeterli derecede öz güvene ve kendini takdir etmeye sahip olmanız gerekir ki bu nitelikler ne yazık ki pek çok insanda eksik görünmektedir. Ayrılık içinde yaşayarak çok aşağılanmışlardır. Tavizleri, hoşgörüleri ve başkalarının telkinleriyle alçalmış olduklarından, kendilerine karşı gerçek bir saygıları kalmamış, hatta kendilerinden tiksinme noktasına gelmişlerdir.

Burada işiniz daha zordur, çünkü başlamak için bile kendinize gereken itibarı vermelisiniz. Çünkü artık içinizde sizin fikirlerinize ya da geçmiş deneyimlerinize dayanmayan bir şeye, size içkin bir şeye, Tanrı’nın bir işaret feneri gibi oraya koyduğu, sizi çağıran, sizi geri tutan, hayatınızı mahvetmenizi ya da bu hayatta hiçbir şeyin sizi geri getiremeyeceği kadar yoldan çıkmanızı engelleyen bir şeye güvenmelisiniz.

Okyanus içinde bir zerre olabilirsiniz, ama Tanrı yüreğinizi ve zihninizi bilir ve içinizden sizinle daha önce nadiren deneyimlediğiniz bir düzeyde konuşur. Bu, adım adım, aşama aşama, gün be gün işleyen bir kurtuluştur. Duygusal olarak iniş çıkışlar yaşar, sevinçten korkuya, endişeden kendinden şüpheye ve yorgunluğa geçersiniz. Ama tıpkı gökyüzünü kaplayan bulutlar gibi, orada her zaman sizinle birlikte olan daha büyük bir Varlık vardır. Bu sizin Tanrı’yla olan bağlantınızdır. Elbette Tanrı bundan çok daha büyüktür. Kendinize asla Tanrı diyemezsiniz ama Tanrı’ya yalnızca bu düzeyde bağlısınızdır. Burada akıl yalnızca takip edebilir ve hizmet edebilir, daha büyük bir efendinin hizmetkârı olabilir, çünkü İlim efendidir. Bu bağlamda, dünyada yaşayan hiçbir efendi yoktur. Kendinizi bu tür kavramlardan kurtarın. Ustalığa erişemezsiniz. Becerikli olabilirsiniz ama usta her zaman zihninizden daha büyüktür. Usta, Tanrı’ya bağlı olan parçanızdır.

Burada savaş ve şiddet sizin için bir vurgu olmaktan çıkar. Burada nefret ve intikamın yerini bağışlama ve uzlaşma alır. Çünkü içinizdeki İlim başkalarının içindeki İlimle, hatta düşmanlarınızın içindeki İlimle, hatta sizi incitmiş ya da halkınıza veya ulusunuza karşı suç işlemiş olanların içindeki İlimle uyum içindedir.

Bilgide düşmanlık yoktur. İçinizde ve etrafınızda kederli olan şeyler Ayrılık içinde yaşamanın ürünüdür. Tanrı bu şeylerin ortaya çıkacağını biliyordu. Tanrı, Ayrılık içinde yaşamanın, kötülüğün yaşamınızda bir güce ve kuvvete sahip olacağını ve dünyada var olacağını biliyordu, çünkü bu Ayrılık içinde yaşamanın sonucudur – sizin ve sayısız diğerlerinin bu yaşamdan ve varoluştan çok önce seçtiği bir Ayrılık.

Tanrı sizi bunun için cezalandırmayacaktır çünkü Ayrılık içinde yaşama özgürlüğünüz vardı ve bunu kullandınız. Şimdi bu özgürlükle birlikte geri dönüşü de bulmalısınız. Çünkü burada İlimsiz, amaçsız, anlamsız ve gerçek ilişkisiz bir yaşam sefil, şaşkın ve umutsuzdur. Eğer bunu fark edecek dürüstlüğe sahipseniz, o zaman evrenin Rabbinin şimdi insanlık için Yeni bir Vahiy aracılığıyla size sunduğu büyük armağanı görmeye ve tanımaya başlayacaksınız. İlim armağanı önceki tüm Vahiylerin bir parçasıydı, ancak insanların benimsemesi ve kötüye kullanması nedeniyle kayboldu ve gizlendi.

Tanrı’ya dua edebilirsiniz. Tanrı’ya inanabilirsiniz. Tanrı’nın önünde eğiliyor olabilirsiniz. Tanrı’nın hayatınızdaki her küçük şeye rehberlik ettiğini düşünebilirsiniz. Ama Tanrı zamanın başlangıcında dünyanın güçlerini harekete geçirmiştir. Tanrı şimdi size rehberlik etmesi için içinize İlmi koymuştur. Bunu onurlandırmazsanız, dualarınızın ve Tanrı’nın önünde eğilmenizin hiçbir anlamı olmayacaktır çünkü Tanrı’nın size takip etmeniz için verdiği, gizemli olan ve kendi kendinize dürüstlük ve kendi içinizde daha derin bir hesaplaşma yoluyla keşfedilmesi gereken şeyi takip etmiyor olacaksınız.

Elbette tüm bunlar zaman alacaktır, ancak Tanrı için zaman hiçbir şeydir. Ama sizin için zaman her şeydir – sizin zamanınız, bu zaman, Dünya’da bıraktığınız zaman, boşa harcadığınız ve kaybettiğiniz zaman, şu anda sahip olduğunuz zaman, şu anda önünüzde duran zaman. Bununla ne yapacaksınız? Geçmişin anılarında mı yaşayacaksınız? Hayallerin peşinden koşmaya devam mı edeceksiniz? Başkalarının onayı için ya da içinizde var olan acıdan, Ayrılık acısından kendinizi tatmin etmek ve hafifletmek için hayatınızda bir şeyler yapmaya mı çalışacaksınız?

Mutlu olduğunuzu düşünebilirsiniz. Hayatınızın iyi olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak sessizce oturur ve kendinizle baş başa kalırsanız, bunun yalnızca bir bahane, kendinize söylediğiniz bir şey olduğunu göreceksiniz. Mutlu anlar vardır. Keyifli karşılaşmalar vardır. Güzel yerler ve keyif alınacak şeyler vardır. Ancak biz çok daha derin, çok daha kapsayıcı bir şeyden bahsediyoruz. Bu, üzerinde durduğunuz temeldir.

Tanrı bu dünyadaki, bu yaşamdaki, fiziksel evrenin kendisindeki tek temelinizin İlim temeli olduğunu bilir. Diğer her şey zayıftır ve değişime ve yıkıma tabidir ve bu yüzden sürekli korku ve endişe içinde yaşarsınız. Eğer kendinizi kandırmıyorsanız, durumun böyle olduğunu görecek ve bundan kurtulmanın yollarını arayacaksınız.

Tanrı herkesin aynı dini takip edemeyeceğini bilir. Tanrı herkesin aynı büyük Öğretmeni ya da Elçiyi takip edemeyeceğini bilir. Tanrı herkesin dinin ilkeleri, hatta Tanrı hakkındaki fikirler ve inançlar konusunda hemfikir olmayacağını bilir. Dolayısıyla bu umutsuz bir durumdur. Dünya bu düzeyde asla birleşemez, bütünleşemez ve tamamlanamaz. Bu sizin daha derin, daha derin bir yönünüzde gerçekleşmelidir.

İnsanlar Tanrı’ya pek çok şey için dua ederler. Yaşadıkları zorluklardan kurtulmak isterler. Kendileri ya da değer verdikleri kişiler için başarı isterler. Hatta tanımadıkları başkalarının iyiliği ya da yeryüzünde barış için bile dua edebilirler. Bu çok gerçekçi olabilir ve gerçek bir yanıtı temsil edebilir. Ancak yine de içinizde sizin için kurtuluşu barındıran şeyi bulmalısınız.

Bunu kutsal kitaplarda bulamazsınız. Bunu büyük metinler veya kutsal yerler aracılığıyla bulamazsınız. Çünkü bunların yapabileceği tek şey sizi içinizde yaşayan, hala Tanrı’ya bağlı olan, kurtuluşun gücünü ve yaşamınızda, yaşamın neresinde olursanız olun, kurtuluşa doğru çıkmanız gereken yolculuğu elinde tutan o temel yöne geri götürmektir. Hayatın başında, ortasında ya da sonuna doğru olsanız bile, durum aynıdır.

Cennet yalnızca Cennet’in sizde ne yarattığını bilir. Sizin kendinizde yarattığınız şey başka bir şeydir. Ancak Cennetin sizde yarattığı şey sizin esas parçanızdır. Dünyaya gelmeden önce kim olduğunuzdur. Bu dünyadan ayrılıp sizi izleyenlerin yanına döndüğünüzde de siz o olacaksınız. Burada inançlarınız önemli değildir. Sadece sizi İlme getirip getirmedikleri açısından değerlidirler.

Milyarlarca, milyarlarca, milyarlarca ırktan ve daha fazlasından oluşan bir evrende, Tanrı kurtuluşun gücünü belirledi. Zamanın başlangıcında, Ayrılığın başlangıcında başladı, çünkü Yaratılışı asla tamamen terk edemezsiniz. Tanrı’yı asla tamamen terk edemezsiniz. Kaynağınızı asla tamamen terk edemezsiniz. Alçalmış ve acınası bir yaşam sürmüş olsanız bile – hatta şiddet dolu bir yaşam sürmüş olsanız bile – yine de merkeziniz ve Kaynağınız olan şeyi terk edemezsiniz. Dolayısıyla, şu anda bile sizi çağıran, sizi bekleyen şeye geri dönmeniz an meselesidir.

Ancak din bunu korkunç bir şekilde karıştırmıştır – dini inanç ve anlayış; ve insan varsayımı, insan benimsemesi ve insan yozlaşması. Bu yüzden şimdi akarsu çok bulanık ve çok belirsizdir ve sular saf değildir. Bu yüzden Tanrı, çok uzun bir aradan sonra, insanlığın kökten değişen ve alçalan bir dünyanın uçurumunda durduğu bir zamanda, insanlığın evrendeki yaşamla, hakkında hiçbir şey bilmediğiniz Daha Büyük bir yaşam Topluluğu içinde ilişki kurmanın eşiğinde durduğu bir zamanda, Vahyin saf sularını dünyaya yeniden getirdi.

Kurtuluş gerçeğinin açıklığa kavuşturulması ve saflaştırılması gereken, Vahyin kendisinin Melekler Meclisi’nden onu buraya getirmekle görevlendirilmiş olan Elçinin yaşamı boyunca saf bir biçimde verilmesi gereken yer Vahyin bu büyük zamanıdır. İşte bu zamanda bu şeyler açıklığa kavuşmalıdır.

Çünkü din artık kendi içinde ve büyük gelenekleri arasında çekişme ve çatışma içine düşmüştür. İnsanlık, kaynakların azaldığı ve nüfusun arttığı bir dünyaya giriyor. Böyle bir dünyada uzlaşma ve işbirliğini nasıl bulacaksınız? Vahyin verilmesi gereken anı ve ne söylemesi gerektiğini, ne vermesi ve neyi düzeltmesi gerektiğini yalnızca Tanrı bilir.

Bu şimdi önünüzde duruyor – bu dünyaya şimdiye kadar verilmiş en büyük Vahiy, şimdi küresel ticaret ve iletişim ve artan küresel farkındalığın olduğu bir dünyaya verildi. Sizler artık izole edilmiş, ilkel insan kabileleri değilsiniz. Artık dünyanın refahı ve insan uygarlığının refahı için sorumluluk almalısınız.

Bunu yapmak için size güç, açıklık ve bilgelik verecek olan nedir? Her yerde var olan tüm sorunlara, çekişmelere ve anlaşmazlıklara rağmen, size bunu yapma gücünü ne verecek? Bunu yalnızca Tanrı bilir. Cevabı yalnızca Tanrı verebilir. Ve Tanrı cevabı vermiştir. Onu içinizde bir alev gibi taşıyorsunuz, aklınızın ötesinde, fikirlerinizin ve meşguliyetlerinizin ötesinde. Derin bir okyanus gibisiniz, ama sadece yüzeyde yaşıyorsunuz, aşağıda ne olduğundan habersizsiniz.

İlmin gücü her insanın içinde, içinde bulunduğu koşullarda çalışır ve onlara hayatlarını düzene sokmak, içlerinde var olan bütünlüğe ve güce geri dönmek, sağlıksız etkilerden ve ilişkilerden uzaklaşmak ve içinde bulundukları koşullar ne olursa olsun güçlerini yeniden kazanmak için verilmesi gereken net kararları alma gücü verir.

İlim her insanın içinde farklı şekillerde çalışır ama hepsi de aynı amaç ve hedef içindir. Bu nedenle birindeki İlim ile diğerindeki İlim arasında hiçbir çatışma yoktur. Dolayısıyla, büyük barış sağlayıcıdır. İnsanlığa dünyayı yeniden kurma ve geçmişe benzemeyen bir gelecek kurma gücü verecek olan güçtür. Evrendeki en güçlü kuvvettir – halklarını ve nüfuslarını baskı altında tutma konusunda çok trajik olan büyük teknolojik toplumlardan daha güçlüdür.

Tanrı’nın Yeni Vahyi size evreni, dünyanızı ve kendinizi böylesi bir netlikle görme şansı veriyor. Ancak bu farklı bir deneyim olacaktır. Sizin inanç ve fikirlerinizle, kültürünüzün, toplumunuzun, ailenizin ve benzerlerinin inanç ve fikirleriyle büyük bir tezat oluşturabilir. Çünkü Tanrı’nın Kefareti insanların düşündüğü gibi değildir çünkü insanlar bunu gerçekten bilmemektedir.

Tanrı size yolu, İlme Giden Adımları verdi. Tanrı size güç ve gücünüze geri dönüş verdi. Tanrı size hizmet etmeniz için bir dünya verdi; bu dünya sizi kişisel sefaletinizden ve kafa karışıklığınızdan kurtaracak ve sizi bir iyileşme, bütünlük ve hizmet yoluna sokacak. İşte bu yüzden geldiniz, görüyorsunuz ya – çökmekte olan bir dünyada sürünmek için değil, bu dünyanın insanlarına eşsiz bir hizmet sunmak için. Bunun ne olduğunu yalnızca İlim gerçekten bilir. Bu sizin düşündüğünüz gibi değildir.

Size evrendeki en büyük sırrı, anahtarı veriyoruz. Ama anlamak için pratik yapmalısınız. Bunun gerçekten ne anlama geldiğini anlamak için yolculuğa çıkmalısınız. Bir kenarda oturup bunu anlamaya çalışamazsınız. Bu umutsuz ve aptalcadır. Bunu görmezden gelirseniz, yalnızca cehaletinizi ve aptallığınızı göstermiş olursunuz.

Onu görmek için Vahiy’e gelmelisiniz. Anlamak için onu takip etmelisiniz. Onun içinizde gerçek olduğunu ve hayal gücünüzün bir ürünü, kendiniz için kurguladığınız bir şey olmadığını bilmek için İlmi deneyimlemelisiniz.

Rahmet dünyanın üzerindedir, çünkü Elçi buradadır. Vahiy dünyaya geldi. Beraberinde güç, dürüstlük, hizmet ve katkı ruhu getirmektedir. Bu, Tanrı’nın daha önce sunduğu hiçbir şeye benzemez, çünkü Tanrı şimdi tüm dünyayla konuşmalıdır ve zaman çok önemlidir, çünkü insanlık dünyayı o kadar ciddi bir şekilde bozmaktadır ki, bu durum insan uygarlığının kaderini belirleyecektir. İnsanlık evrenin müdahalesiyle karşı karşıyadır ve hazırlıksızdır. Bunlar insanlık tarihindeki en büyük olaylar ama insanlar farkında değil. Bir rüyanın içinde yaşıyorlar.

Bu çok önemli bir zamandır. Bu, burada olmayı seçtiğiniz zamandır. Bu, katkınızın dürüstçe keşfedilmesi gereken zamandır. Bu Vahiy zamanıdır.

Kefaretiniz dünyaya katkınız ve İlimle hizalanmanız yoluyla yerine getirilir çünkü İlme ne kadar yakın olursanız ve İlmi ne kadar yakından takip ederseniz, yaşamınızın Kaynağı ve tüm Yaratılışla olan bağınız deneyiminizde o kadar güçlenir. Her ne kadar büyük şüphe ve belirsizlik, büyük korku ve endişe anları yaşamaya devam edecek olsanız da, İlme doğru attığınız her adımda bağlantınızın gücü artacaktır.

Bu şekilde kurtarılırsınız – Kaynağınızla olan ilişkinizi inanç ya da ideoloji yoluyla değil, Tanrı’nın izlemeniz için içinize koyduğu güce bağlı kalarak geri alır ve yeniden kazanırsınız. Bunu izleyerek, gerektiğinde kendinizi geri çekerek ve gerektiğinde kendinizi ileri göndererek gücünüzü yeniden kazanır ve zayıflığınızın üstesinden gelirsiniz.

Bu, insan kavrayışının ötesinde mükemmel bir Plan’dır. Evrendeki tüm ırklar için harekete geçirilmiş bir Plandır. Bu büyüklükte ve bu derecede kapsayıcı bir Planı kim nasıl anlayabilir? Bu kadar farklı dünyalardan, farklı kültürlerden, farklı dinlerden gelen ve birbirlerinden bu kadar farklı görünen varlık ırklarına hizmet eden ve yine de her durumda işe yarayacak kadar mükemmel bir Plan ne olabilir?

Sanki kişiliğiniz ve bedeniniz giydiğiniz kostümler gibidir ve onlarla özdeşleşirsiniz. Ama onları çıkardığınızda, hala hep aynısınız, görüyorsunuz ya. Bu dünyanın ötesindeki soyunma odasına döndüğünüzde, işte oradasınız.

Ancak yaşamdan sonra ne olacağı şu an için önemli değildir. Tanrı sizi Cehenneme göndermeyecektir. Şu anda önemli olan neye hizmet ettiğiniz, neyi takip ettiğiniz ve hayatınızı neyin yönlendirdiğidir; şimdi, yarın ve gelecek günlerde. Önemli olan budur. Takip edebilirseniz sizi tatmin edecek olan ya da takip edemezseniz sizi kafa karışıklığı ve gölgeler içinde bırakacak olan şey budur.

Tanrı sizi cezalandırmayacaktır ama yine de daha önce yaptığınız gibi sefalet içinde yaşayabilirsiniz. Tanrı size sefaletten bir çıkış yolu veriyor – dünyadan bir çıkış yolu değil, sefaletten bir çıkış yolu – yaşamınızın Kaynağı ile yeniden bağlantı kurmanız ve ruhunuzu Tanrı’yı asla terk etmemiş olan daha derin parçanızla birliğe geri getirmeniz için size bir yol veriyor. İşte kurtuluş budur.