İnsan Uygarlığını Kurtarma Yarışı


İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:

İndirin (indirmek için sağa tıklayın)

Tanrının Elçisine Vahiy edildiği üzere üzere
Marshall Vian Summers
22 Temmuz 2009 tarihinde
Halep, Suriye’de

Bu kayıt hakkında


Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.

Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.

Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.

Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.




Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.

Bu günlerde her şey normal gibi görünse de, dünyaya Büyük Değişim Dalgaları geliyor, daha önce hiç görülmemiş düzeyde bir değişim, dünyadaki her insanı etkileyecek bir değişim. Dünya savaşlarından daha büyük olacak. Geçmişteki büyük salgınlardan daha büyük olacak, Büyük Değişim Dalgaları, insanlık dünyayı yağmaladığı ve doğal mirasınızı o kadar büyük ölçüde yok ettiğinden, dünya şimdi değişecek ve insanlık ailesi için daha zor bir yer haline gelecek.

Büyük Değişim Dalgalarını meydana getirecek koşulları yaratmak çok uzun zaman aldı. Ve herkes buna bir dereceye kadar katıldı, bu nedenle tamamen suçlu olan tek bir kişi, kuruluş ya da ulus yoktur. Zengin uluslar daha fazlasını aldılar, ancak herkes dünyadan aldı – çok az şey alan ve çok az şeye sahip olan en yoksul insanlar bile. Herkes sorumludur.

Bu, şu anda gelecek için düşünmeniz ve hazırlanmanız gereken bir durumdur. Çünkü dünyanın kurak bölgeleri gıda üretme kabiliyetlerini kaybettikçe, su kaynakları kıtlaştıkça ve kalan kaynaklara kimin erişeceği konusunda uluslar ve uluslar içindeki gruplar arasında çatışma çıktıkça büyük insan göçleri olacaktır. Bu çatışmalar din ve siyaset kisvesi altında ne kadar maskelenmiş olursa olsun, öncelikle kaynaklar için bir mücadele olacaktır.

Dünyanın sesi aynı – büyük bir şehrin titreşimleri ve gürültüsü. Bu, insanların görmediği büyük değişimin işaretlerinden başka bir şey değildir çünkü onlar İlme, tüm yaşamın Yaratıcısının onlara rehberlik etmesi, onları koruması ve onları yaşamdaki daha büyük başarılarına götürmesi için her insanın içine yerleştirdiği daha derin Zekaya yanıt vermemektedirler.

Milyonlarca insan dünyanın kurak bölgelerinden kaçmak zorunda kalacak. Kıyı bölgeleri sular altında kalacak ve son derece güçlü fırtınalar ve şiddetli hava koşullarından etkilenecek. İnsanlar ekonomik nedenlerle yer değiştirmek zorunda kalacak – yerel ekonomilerin ve bazı durumlarda ulusal ekonomilerin başarısız olması yüzünden.

Görmeyen ve tanımayan bu insanlar nereye gidecekler? Onları kendi uluslarına kim kabul edecek? Şimdi vatanlarını terk etmek zorunda kalan ya da kendi ulusları içinde yer değiştirmek zorunda kalan binlerce ve milyonlarca insanın akınını kim kabul edecek?

Sosyal bozulma muazzam olacaktır. Siyasi gerilim muazzam olacaktır. Merhamet ve mağduriyetlerin sona erdirilmesi çağrısı muazzam olacaktır. Bu, daha önce hiç görülmemiş ölçekte bir insani trajedi ve insani ihtiyaç olacaktır.

Çünkü dünya kaosa sürüklenmeyi göze alamaz, aksi takdirde insanlığın bir geleceği olmayacaktır. Gerçekten de burada söz konusu olan insan uygarlığını kurtarmaktır. Bugün çok baskın, çok güçlü, çok iyi kurulmuş görünen insan uygarlığı, yarın ve gelecek günlerde her zamankinden daha kırılgan ve savunmasız görünecektir.

Şu anda gerçekten de insan uygarlığını çöküş ve yıkımdan kurtarma yarışı söz konusudur. Bu, herhangi bir insanın Büyük Değişim Dalgalarına karşı uyarıldığında, dünyanın seslerini dinlemeye ve dünyanın ürettiği işaretleri görmeye başladığında görebileceği bir şeydir. Bugün insanlar bir şeylerin normal olmadığını, bir şeylerin doğru olmadığını zaten hissediyorlar. İnsanların geleceğe bakışıyla ilgili büyük bir endişe var.

Büyük Dalgalar daha şimdiden dünya halklarını etkilemeye, ulusların ekonomilerini küçültmeye, insanları daha da büyük gerginlik ve rekabet durumlarına zorlamaya başlamıştır. Bugün bile dünyanın pek çok yerinde gıda, su ve enerji kaynaklarına kimin erişeceği konusunda büyük bir mücadele yaşanmaktadır.

Yine de Büyük Değişim Dalgalarının yaklaşmakta olduğuna dair işaretleri kim izliyor? Kim dikkatini veriyor? Ve bu çok az sayıdaki kişi için, bunun bir çağrı olduğunu, bir hizmet ve katkı çağrısı olduğunu; yaşamlarını, koşullarını, faaliyetlerini ve yükümlülüklerini yeniden gözden geçirmeleri için bir çağrı olduğunu fark edecek cesarete ve güce kim sahip?

İnsan göçü, Büyük Değişim Dalgalarının üreteceği en büyük sorunlardan biri olacaktır. Yoksul ulusların kalabalık şehirlerinde bu insanlar nereye gidecek ve nasıl yaşamlarını sürdürecekler? Ölüme, savaşa ve kıtlığa mı terk edilecekler? Bu, bugün dünyada birkaç kişinin düşünmeye başladığı bir şey çünkü işaretler çok açık.

Bu insanlığın sonu değil ama farklı bir dünyaya geçiş; yeni bir dünya, kaynakların azaldığı, varlıkların azaldığı bir dünya, insan uygarlığının hayatta kalabilmesi için uluslar arasında muazzam bir işbirliği gerektiren bir dünya.

Felakete uğrayan bölgelerden kaçmak zorunda kalacak olan halklar, dünyanın dört bir yanındaki uluslar tarafından kabul edilmek zorunda kalacaktır. Yan tarafa taşınamazlar çünkü yan taraftaki ulus da muhtemelen aynı krizle karşı karşıyadır. Bu büyük bir sürgün, halkların anavatanlarından, geleneksel yaşam tarzlarından uzaklaşarak çok farklı koşullara dağılması olacaktır. Bu da daha büyük bir gerginlik ve zorluk yaratacaktır.

Bunların arasında en önemlisi, dünya tarımının yüzde 30’unu kaybettiğinde dünya halklarını nasıl besleyeceğinizdir, ki gerçekten karşı karşıya olduğunuz şey budur, görüyorsunuz? Şiddetli hava koşulları, iklimdeki değişim ve dünyanın jeolojik ve biyolojik sistemleri üzerindeki etki o kadar büyük bir dengesizlik yaratacak ki, yerinden edilmiş tüm halklar için bir ev bulabilseniz bile, onları nasıl besleyeceksiniz? Ve ev sahibi ülkelerin sakinleri, tüm bunlara nasıl tepki verecekler?

Bunlar henüz yanıtlanmamış sorular, şimdi düşünmeniz gereken sorular -büyük bir değişimin eşiğinde duran sizler, belki de bunları düşünme, yaşamınızı planlama ve önceliklerinizi yeniden düzenleme lüksüne sahip olan sizler.

Şehirler o kadar çok insanla dolacak ki, köklü ülkelerde, hatta refahın daha yüksek olduğu ülkelerde bile onlara yiyecek ve su sağlamak çok zor olacak. Zaten milyonlarca insanın yaşadığı bir şehre eklenen bir milyon yeni insanı nasıl besleyeceksiniz? Şehir kaynıyor, sesleri duyabiliyorsunuz. Bir şehir ne kadarını kaldırabilir? İmkânlarının sınırları nedir? İnsanlarının tahammülü nedir?

Durum o kadar ciddi bir hal alacak ki, zengin ülkelerdeki aileler bile yoksul bir ülkeden bir aileyi evlerine almayı düşünmek zorunda kalacak. Kaç kişi bunu yapmaya istekli olacak? İnsanların tercihlerinin, önyargılarının ve kişisel gereksinimlerinin kritik bir ihtiyacın önüne geçmesi için durumun ne kadar kötüye gitmesi gerekiyor?

Zor durumdaki ülkelere gönderilecek yeterli miktarda gıda fazlası olmayacaktır. Yeterli olmayacak. İnsanlık gıda üretiminin belli bir yüzdesini kaybederse, ne kadar para harcandığı önemli değildir.

Dünya tükeniyor. Onu daha da fazla mı tüketeceksiniz? Durumdaki en büyük belirsizlik bu – insanlık nasıl yanıt verecek? İnsanın tepki verme yeteneği nedir? Ulusların liderleri bile kördür. Dini kurumların liderleri bile kördür. Dünyayı yalnızca dünyayı görmeye alıştıkları gibi görüyorlar. Dünyayı sadece geçmişten bekledikleri ve doğru olduğuna inandıkları şekilde görüyorlar. Ancak bunlar artık geçerli olmayacaktır.

Dünyanın her yerinde büyük bir insan göçü yaşanacak. Bunun bir kısmı normal olacak, ancak büyük bir kısmının organize edilmesi ve uluslar arasında anlaşmaya varılması gerekecek. Eğer uluslar yerlerinden edilmiş insanlara kapılarını kapatırlarsa, bu daha önce hiç görülmemiş bir trajedi olacaktır. Bu trajedi dünyayı savaş ve çatışma içinde mahvedecektir.

İnsanlığın dünyayı kullanma biçimi ve uluslar arasındaki ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda tüm bunlar kaçınılmazdır. Elbette bir doygunluk noktasına ulaşacaksınız. Elbette dünyayı öyle bir şekilde etkileyeceksiniz ki, dünya sizin yararınıza olmayan tepkiler verecek. Elbette bir kriz noktasına ulaşacaktınız.

Bunun olacağını gören ileri görüşlü bireyler var. Ancak insanlık sağır, kör ve dilsizdir ve zenginlik ve güç arayışında kasıtlı olarak ilerlemektedir – kolayca yozlaşmakta, kolayca yanlış yönlendirilmekte, yoksul halkları arasında çaresiz kalmakta, nüfusunu kontrol edememekte, kaynak kullanımını kontrol edememekte, çatışmalarını ve tarihsel önyargılarını dizginleyememektedir. Hırçın bir çocuk gibi, ileriyi düşünmeden, ileriye bakmadan, sadece günün ihtiyaçlarını karşılayarak geleceğe doğru ilerliyor.

Şu anda iki milyon nüfuslu bir şehrin ortasında durabilirsiniz ve orası 20 yıl içinde ıssız bir yer haline gelecektir. Peki ne olacak? Dünya buna nasıl tepki verecek?

Eğer önyargı ve korku olmadan görebilirseniz, her şey sizin için açık hale gelecektir. Bunu görmek için dahi olmanıza gerek yok. Sadece bilge ve objektif olmanız yeterlidir. Ancak insanların nasıl tepki vereceği önceden tahmin edemeyeceğiniz bir sorudur. Çünkü insanlar nasıl tepki vereceklerini seçebilirler. Bu seviyede seçim vardır.

Büyük değişim dalgalarını durduramazsınız. Onları ve etkilerini hafifletebilir ve onlar için hazırlık yapabilirsiniz, ancak onları şimdi durduramazsınız.

İnsanlar vicdanlarına ve dünya görüşlerine dayanarak değişemezlerse, zorlu durumlar ve krizler karşısında değişmek zorunda kalacaklardır. Elbette bu kötü bir öğrenme yöntemidir. Elbette aptalca bir eğitimdir. Ancak eğitim gerçekleşmelidir çünkü insanlık değişim içindeki bir dünyaya, gerileyen bir dünyaya uyum sağlamalıdır.

Dünyanın yoksul halkları, hazırlanmak için şimdi ne yapabilirler? Sosyal güçleri yok, sosyal hareketlilikleri yok. Öylece toplanıp zengin bir ülkeye taşınamazlar. Sıkışmış durumdalar. Yerlerinde sayıyorlar. Dolayısıyla sorumluluk, zengin halklara ve zengin uluslara düşüyor. Ancak zengin uluslarda bile bunu görebilen çok az kişi var. Ve zengin ya da fakir, her yerde insanlar yaşamlarını yeniden gözden geçirmeye, tutum ve yaklaşımlarını değiştirmeye çoğu zaman isteksizdir. Bu, insan gelişiminde bir sorundur.

Dünya daha da ısınacak. Topraklar açılacak, ancak üzerlerinde fazla yiyecek yetiştiremeyeceksiniz. Ve şiddetli hava her yerde sorun olacak – ulusların kaynaklarını tüketecek, birbiri ardına felaketler yaratacak.

İnsanlık gelecekte yaşamla farklı bir tür dengeye, dünyada farklı bir tür istikrara geçmek zorunda kalacak. Önünüzdeki büyük soru, şimdi ve o zaman arasında ne olacağıdır? Eğer insanlar kör olur ve ufukta beliren büyük değişim dalgalarını göremezlerse; eğer insanlar yaşamlarını, yükümlülüklerini ve içinde bulundukları koşulları yeniden gözden geçirmek istemezlerse; eğer insanlar kültürel ve ulusal önyargılarını ve şikayetlerini görmezden gelmek istemezlerse, o zaman insanlık büyük bir felakete, daha doğrusu bir dizi felakete doğru ilerliyor demektir.

İlim sahibi erkek ya da kadın elbette bunu görür. İnkâr içinde değillerdir. Sadece tercih ettikleri bir sonucu yansıtmaya çalışmıyorlar. Neler olup bittiğini görüyorlar ve durum değiştikçe, Büyük Dalgalar yaklaştıkça, vardıkları sonuçları düzenli olarak değiştiriyorlar. Büyük Dalgaların gelmekte olduğundan emin olabilirsiniz, ancak dünyayı nasıl etkileyeceklerini ya da ne zaman vuracaklarını bilmiyorsunuz. Ve en büyük belirsizlik de insanlığın buna nasıl karşılık vereceğidir.

Dolayısıyla, İlim adamı ya da kadını izler – sabit sonuçlara varmadan izler, dünyayı kınamadan izler, umudunu kaybetmeden izler, bıkkın ya da alaycı olmadan izler, liderleri, bireyleri ya da ulusları suçlamadan izler, dünyanın değişen manzarasını izler, Büyük Dalgaların nasıl, nerede ve ne zaman vuracağını göstermek için dünyanın verdiği işaretleri arar.

İlim sahibi erkek ya da kadın, hem dış yaşamlarında hem de kendi içlerinde daha yüksek bir yere taşınmış, yaşamlarını İlim, daha derin bir Zeka – dünyadan korkmayan, değişimden korkmayan, Tanrı tarafından verilen Zeka olduğu için her şeyle yüzleşebilen bir Zeka – üzerine temellendirmiştir. Bilgedir. Merhametlidir. Objektiftir.

Burada İlim adamı ya da kadını çözümler konusunda ısrarcı değildir, bunun yerine olumlu davranışları, olumlu farkındalığı, olumlu eylemleri izler ve teşvik eder, ancak yalnızca umuda dayanmaz, çünkü umut çok zayıftır, çok kolay kırılır, çok kolay azalır ve söner.

Onların gücü İlmin gücüdür – zorluk veya belirsizlik karşısında azalmayan, trajedi veya kriz tarafından zayıflatılmayan bir güç. Hemen çevrelerinde ve dünyanın genelinde gördükleri değişen durumları net bir şekilde görecek ve uygun şekilde karşılık vereceklerdir, çünkü bakmaktan ve görmekten korkmazlar çünkü İlmin onların gücüdür.

Diğer herkes için genel olarak inkar söz konusu olacaktır. O zaman durumun ciddiyetini gören az sayıda insan tüm umutlarını belirli çözümlerin üretilmesine ve uygulanmasına bağlayacaktır. Bu onların umutlarının kaynağı olacaktır, ancak bu zayıf bir temeldir. Çünkü tüm kesinlik temelleri belirli olayların gerçekleşmesine ve belirli değişikliklerin yapılmasına dayanmaktadır. Ancak bu olaylar gerçekleşmeyebilir. Bu değişim gerçekleşmeyebilir. O zaman umutsuzluktan başka nerede olacaklar? Çünkü onların temeli İlmin gücüne değil, koşullara dayanmaktadır.

Günü kurtaracağını düşündükleri bazı liderlere inanacaklardır. Ancak dünyada Büyük Değişim Dalgalarını durdurabilecek hiçbir lider yoktur. İnsanlığın iyiliğine inanacaklardır, ancak insanlık özellikle Büyük Dalgaların başlangıcında çok kötü davranacaktır. Bir ideolojiye, bir ekonomik sisteme, teknolojiye ya da bilimdeki ilerlemelere inanacaklar ama bunların yetersiz ve eksik olduğu kanıtlandıkça umutları da çökecek.

Bunun ne kadar zayıf olduğunu, nasıl fikirlere veya soyutlamalara ya da gerçekte gerçekleşme olasılığı çok düşük olan belirli durumların meydana gelmesine dayandığını görüyor musunuz? İyimserliğiniz tercih edilen bir sonuca dayanamaz.

Dünya değişiyor. Siz de onunla birlikte değişmelisiniz. Onunla birlikte hareket etmelisiniz. Onu izlemelisiniz. Denizdeki bir gemi kaptanı gibi, hava durumunu ve dalgaları izlemelisiniz. Barometreye bakmalısınız. Yelkenlerinizi buna göre ayarlamalısınız. Boş boş oturup her şeyin yolunda gideceğine inanamazsınız, çünkü bu yalnızca korku ve belirsizliği maskeleyen bir umuttur. Korku ve belirsizlik ise gemiyi batırır.

İşte bu nedenle İlimde bir temele sahip olmalısınız. Tanrı bunu size pilotunuz, rehberiniz ve pusulanız olması için vermiştir. Bu olmadan, olumlu bakış açınızı dayandırabileceğiniz yalnızca hayalleriniz, umutlarınız, dilekleriniz ve fantezileriniz olur ve bunların hiçbiri Büyük Değişim Dalgaları karşısında ayakta kalamaz. Hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Yılgınlığa düşeceksiniz. Istırap çekeceksiniz. Öfkeleneceksiniz. Hayal kırıklığına uğrayacaksınız, çünkü hiçbir temeliniz yok.

Teknoloji önemli olacak ama insanlığı kurtarmayacak. Bir siyasi sistem diğerine tercih edilebilir ama insanlığı kurtarmayacaktır. Gerekli olan işbirliği ve yardımı sağlamak için her yerde yeterince paylaşılmayacaktır.

Önünüze berrak gözlerle bakmalı, ufukta beliren her şeyi görmeye istekli olmalısınız – kınamadan, inkar etmeden, hemen bir sonuca varmadan. Denizdeki geminin kaptanı gibi, değişen koşulları izliyor ve bunlara yanıt veriyorsunuz.

Bunu yapmak için bu içsel güvenliğe ve İlim gücüne sahip olmalısınız, yoksa bunu yapamazsınız. İnkâr edeceksiniz. Saklanmaya çalışacaksınız. Bir kayanın altında yaşamaya çalışacaksınız. Tüm inancınızı bazı kavramlara ya da ideolojilere bağlayacaksınız. Büyük Dalgaları hayata karşı olumsuz bir yaklaşım olarak görüp reddedeceksiniz. Zeki ve akıllı olma kisvesi altında kör ve aptal olacaksınız.

İnsanlığın aptallığı en trajik halini akılcılık ve zekâ kılıfının ardına gizlendiğinde alır. Elbette bunu etrafınızda göreceksiniz. İnkarı göreceksiniz. Suçun yansıtıldığını göreceksiniz. Hayalci düşünceyi göreceksiniz. Bilim ve teknolojiye, iyi yönetime ya da belirli bir lidere olan körü körüne inancı göreceksiniz.

İnsanlar bunlara inanıyor çünkü hiçbir dayanakları yok. Gerçek bir içsel güce sahip değillerdir. Dünyadaki zorluklara katlanabilirler ama neyin geldiğini, neyin kendilerine doğru geldiğini, neyin yaşamlarını değiştireceğini görecek zihin açıklığına sahip değillerdir. Bu yüzden hayatın büyük fırsatlarını kaçırırlar. Hayatın işaretlerini kaçırırlar. Hayatın uyarılarını kaçırırlar çünkü net bir şekilde bakamaz ve göremezler. Bu her insan için temel bir sorundur.

İnsanlar her gün şikayet eder. Bazı insanlar sürekli şikayet eder. Ama şikayet etmek görmek değildir. Şikâyet etmek hayatınızın değişen koşullarını takip etmemektir. Şikâyet etmek, ağlayıp sızlayan küçük bir bebek ya da istediğini elde edemediğinde mızmızlanan küçük bir çocuk olmak gibidir.

Bu nedenle, şikâyet etmeyi bırakıp bakmaya başlamalı ve zihninizi yargılama ve kınamadan arındırmak için bakma ve izleme gücünü geliştirmelisiniz. Tanrı’nın içinize yerleştirdiği daha derin Zekâ ile bağlantınızı kurmak için İlme Giden Adımları atın, çünkü sizi kurtaracak olan yalnızca bu Zekâdır.

İlim olmadan insan aklı sadece geleneksel düşüncedir, kör ve aptalcadır ve değişen koşullara uyum sağlayamaz. Eğer dünya değişmeseydi, belli varsayımlara dayanarak yaşayabilirdiniz. Ancak insanlığın şimdiye kadar karşılaştığı en büyük değişimle karşı karşıyasınız, bu nedenle bu varsayımlar şimdi sizin ve çevrenizdeki herkes için gerçek tehlikeler haline gelecektir.

Bu uyarı, tüm yaşamın Yaratıcısından gelen bir Sevgi armağanıdır. İnsanlığı Büyük Değişim Dalgalarına hazırlamak, insanlığı evrendeki zeki yaşamla karşılaşmasına hazırlamak, evrenin başka yerlerinde geliştirilmiş olan İlim ve Bilgeliği dünyaya getirmek ve insanlığın İlahi Olanla ilişkisini ve insan sorumluluğunun gerçek doğasını netleştirmek için insanlığa verilen Yeni Mesajın bir parçasıdır.

Gelecek ve sonuç her bireyin elindedir, çünkü her ne olacaksa bireylerin verdiği kararların sonucu olacaktır. Burada şu soru ortaya çıkıyor: Bu kararlara ne yön verecek? İlmin gücü mü yoksa güç kılığına bürünmüş diğer her şey mi?

Bu konuda hiçbir gücünüz olmadığını düşünmeyin, çünkü geleceğiniz bugün verdiğiniz kararlara ve bugün yaptığınız eylemlere dayanacaktır. İlişkide bulunduğunuz insanlara ve onların sizin üzerinizdeki etkilerine bağlı olacaktır.

Bu nedenle, Tanrı’nın Yeni Mesajı size büyük sorumluluklar vermekte ve bu sorumluluklardan kaçamayacağınızı söylemektedir. Zengin ya da fakir, koşullarınız ne olursa olsun, İlmin gücü ve varlığı içinizde yaşamakta ve keşfedilmeyi beklemektedir. Buna şimdi her şeyden daha çok ihtiyacınız var – zenginlikten, güvenlikten, rahatlıktan, zevkten, evlilikten, aileden, her şeyden daha çok.

İlim olmadan kör olursunuz. Etrafınızdaki insanların panik ve takıntılarını takip edeceksiniz. Neyle karşı karşıya olduğunuzu bilmeden geleceğe adım atacaksınız. Büyük Dalgalar sizi ele geçirecek. Onların geldiğini göremeyeceksiniz.

Bu, şimdi insan farkındalığı ve sorumluluğu için büyük bir çağrıdır. Zamanınız var ama fazla değil. Yaşamınızı yeniden gözden geçirmek için zamanınız var ama fazla değil. İlimde bir temel inşa etmek için zamanınız var, ama fazla zamanınız yok. Gücünüzü ve kaynaklarınızı toplamak için zamanınız var. Gözetleme kulesinden size doğru gelmekte olanlara, ufukta neler olduğuna bakmaya başlamak için zamanınız var – hem yerel bölgenizde hem de genel olarak dünyada.

Burada entelektüel tartışmalar ve teorik konuşmalar yapmak yerine, yaşamınızı hazırlamalı ve birincil ilişkilerinizi hazırlamalısınız. Büyük değişim dalgaları karşısında büyük ideolojinizin hiçbir anlamı olmayacaktır. Bir bilgin de bir aptal kadar boğulabilir.

Bu sizi uyandırmak, tercihli ve koşullanmış düşüncelerinizden, tutum ve varsayımlarınızdan, inançlarınızdan ve artık görmeniz gereken her şeyden kaçtığınız her şeyden sizi koparmak için güçlü bir mesajdır.

Tanrı insanlığın hayatta kalmasını ve Büyük Değişim Dalgaları karşısında ilerlemesini istemektedir, ancak Tanrı’nın istediği ile insanların yapacakları aynı değildir. İşte bu nedenle Tanrı, insanlığı geçmişe benzemeyen bir geleceğe hazırlamak ve sizi sadece Büyük Değişim Dalgaları karşısında hayatta kalmaya değil, aynı zamanda bu dalgalara katkıda bulunmaya da hazırlamak için dünyaya Yeni Bir Mesaj göndermelidir, çünkü dünyaya geliş nedeniniz budur.

Daha derin bir düzeyde, bunu biliyorsunuz. Bu çok açık. Her zaman açıktı. Daha derin bir düzeyde, dünyaya büyük bir değişim ve çalkantı zamanında gireceğinizi biliyordunuz. Burada belirsizlik yok. Burada tartışma yok.

Şimdi sizin amacınız ve misyonunuz Büyük Değişim Dalgaları karşısında bir katkıda bulunmaktır. Ancak bu farkındalık ve bu kesinlik zihninizin daha derin bir seviyesinde, zihninizin yüzeyinin altında, yaşadığınız, düşündüğünüz ve günlerinizi geçirdiğiniz yerde meydana gelir.

Bu nedenle, sorumluluğunuz, hesap verebilirliğiniz ve dürüstlüğünüz için çağrıda bulunuyoruz – kendinize karşı gerçekten dürüst olmanız, en derinden bildiğiniz şeyi onurlandırmanız, onu ve ne anlama geldiğini ve bugünden itibaren yaşamınızı nasıl yönlendireceğini keşfetmeniz için. Bunun için size lütfediyoruz. Bunun için Yaratılışın tüm Gücüne sahipsiniz.